Bir daha dünyaya gelmek mümkün olsaydı şayet
Aynı şehirde doğmak isterdim seninle
Ve yaşamak,
Bir türkü gibi...

Çocukluğum,
Gençliğim,
İhtiyarlığım seni seyretmekle geçerdi
Siyah beyaz bir aşk filmini seyreder gibi bir köy sinemasında,
Kerpiç duvarlı toprak dam üzerinde

Ben her sabah yolunu gözlerdim,
Sen bizim sokağımızdan geçerdin
Dudaklarımı öperdi gülüşün
İçim içime göçerdi.

Saksıda yorgun bir çiçek misali, ellerini beklerdi ellerim
Kafesteki kuş gibi kanat çırpardı ruhum
Yaprak gibi titrerdim
Heyecandan
Gözlerin ilişirdi gözlerime
Gözlerim yollarına düşerdi.
Sen bir merhaba derdin
Yeniden doğardı içimdeki çocuk
Her gülümsediğinde
Ağlardım mutluluktan
Bir kelebek gibi uzardı ömrüm
Karıncanın gücü akardı dizlerime
Dünyayı sırtlasam
Ölmezdim!

Ne güzel olurdu
Aynı hüzne sırtını dönmek seninle
Kucaklamak aynı umudu
Mavi gökyüzünü
Denizi...
Aynı havayı çekmek ciğerlerime
Aynı güneşe bakmak gözlerim kamaşarak,
Gözlerinde...
Aynı çeşmeden içmek suyu avuç avuç...
Aynı utangaç gülün kırmızısında kızarsın isterdim yüzüm
Aynı ağacın yeşilinde çıldırsın hayat...
Esmer ellerinden bölüşmek isterdim bir ekmeği...
Ve gözlerine benzediği için daha çok sevmek,
Siyah zeytini

Yürüdüğün yol nasıl da şanslıdır,
Mutludur,
Gururludur
Ayağının değdiği toprağı öpmek isterdim bir papatyanın yüzünü öper gibi
Ellerinin dokunduğu kireçli duvarlara, ağzı güleç çocuklar çizmek,
Uzandığın hasıra
Sırtını dayadığın mindere şiirler d/okumak...

Sevgilim
Yeniden dünyaya gelmek isterdim
Daha coşkulu adımlarla koşardım hayata ve sana
Yetişmek için bu defa
Koşardım
Koşardım
Düşerdim!
Kalkar yine koşardım
Vız gelirdi her cefa...
Seni daha çok sarar,
Daha güzel severdim
Geç geldiğim için,
Geç sevdiğim için
Özür dilerim.

S.U.

15.04.2025

Serkan Uçar