5
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
230
Okunma

........
Çoktan öğrendim yıkılmayı,
yitirdiğim kadar büyüdüm.
Sonsuz bir suskunluğun kollarında,
düşlerim dağlara dönüştü.
Yağmurlar geç kalmıştı,
yağmayan bir zamanın
kırık dökük duvarlarında
yazgılarımın ayak izlerini
toprağa kazırken,
her adımda bir hatıra
silerdi yüreğimi.
Yoktu umutlar,
geceyi yaralayan bir yıldızsızlık
ve yıldızlar da düşerken,
onlar gibi kayıp bir arayıştı.
Göğün her bulutunda
kaybolmuşluk,
her duvarın ötesinde
gizli kalmış bir sevda,
görülmeyen, bilinmeyen.
Ve yalnızlık,
gözlerimde büyüyen bir çiçek,
fakat sararmış köklerinde.
Her adımda biraz daha
zamanı yitirdim,
adımlarımın yankısı yoktu,
yerde kırılmış bir ayna vardı,
bütün hatıralarımla
ve yavaşça kendimi kaybettim,
her kırıkta, her geçişte.
Aslında,
acılar büyütürken beni,
belki de ben,
büyüdüğüm acılarda
sözsüz yaşadım,
gözlerimle
görmediğim her şeye dair.
Özlemler birikti dudaklarımda,
bıraktım o soğuk anıları
ve her bakış,
yüreğimi daha da içinden savurdu.
Bir zamanlar,
ışıklar bile karardı,
ve seni sevmenin adı
bir rüzgar oldu yalnızca.
Her köşede seni kaybetme korkusu,
bütün sükûnetiyle
zamanın içinde bir hayalet gibi,
kırık dökük umutlar.
Bir köşe başında,
toprağın derinliklerinde
bırakılmış bir sevdanın kırıntısı,
burada her kelime
kararmış bir akşamın sesi,
ve her yıkılış
bir adım daha eksiltirdi beni.
Artık,
çok geçtir, evet,
çok geçtir yeniden sevmek için.
Ama kalbim,
belki de hala sevdanın köklerini
bekler, bekleyecek,
çünkü hayatta
yitirdiğimiz her şey
yeniden bir masala dönüşebilir.
Ve en büyük suç,
belki de hayalleri
gerçekten kaybetmektir.
Peri Feride ÖZBİLGE
13.04.2025