üstüme başıma sinmiş bir firar var kaçak değil, yakalanmak istemeyen yani seninle yanmak, yanarken de söyleyememek ismimi çünkü en çok sen sustun, ben seni sustuğunda sevdim
kimliğimi unuttuğum şehirlerde duvara dayalı kalbimi bir çocuğun alnına öper gibi gizlice öptün ve ben, sadece o öpüşle tüm savaşlardan çekildim
anlarsan bir tek senin sessizliğinden sökülür dilimin kör düğümü senin dudağında başlar cümle karanlığın en sevişken halinde gözlerin "amin" der ben dua olur dökülürüm içine
bütün yasadışı aşklar gibi seninle yakalandım hayata seninle suçüstü seninle sarhoş tenime sürgün ettiğim o ilk özlem şimdi damar damar sana akar içimden
sığmadım hiçbir ömre ama senin kalbine yığıldım yani bir tek sen anlarsın beni bir tek sen yanarsın
çünkü hangi kalabalık gözlerinde bu kadar yalnız kalabilir hangi yalnızlık sana bakınca bu kadar çoğalır?
ben gözlerini izledim bir rüya gibi camın buğusunda çizdim harf harf seni hiç bilmediğim alfabelerle ve öğrendim: aşkın dili senin sessizliğinden başlar
olur ya bir gün düşerim yine o uçurumların başına ve hayat susar, tıpkı şimdi olduğu gibi sen ol orada saçlarıma kar düşerken ellerinle güneşi getir alnıma
çünkü bir tek sen kokarsın bu kadar karanlık bir şehrin sabahına bir tek sen düşersin ölümle yaşam arasındaki o incecik sırra
...
soruyorsun ya: "bir başka sağanak gelir mi?" belki gelmez... ama sen bu suskun kentin unutulmuş bir yağmurundansın ve ben hala ıslanıyorum içinde...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Çok güzeldi,çok acıklıydı,çok doğru, Allah razı olsun sevgi ve özlem vardı, Hakikat vardı, o çok güzel yüreğine sağlık Üstadem ders vericiydi,akıcı anlamlı düşündürücüydü kutluyorum Dualarımla selamlarımla.
Değerli üstad, Şiirime kattığınız bu derinlik ve hisleriniz, sözlerle anlatılamayacak kadar kıymetli. "Sevgi, özlem, hakikat" derken aslında her bir duygu bir araya gelip ruhu sarıyor, öyle güzel ki… Yorumunuzda öne çıkan o "düşündürücülük" ve "ders vericilik" bana sadece şiirimin değil, yüreğinizin de derinliğini gösterdi. Dualarınız ve selamlarınız için içten teşekkür ederim. Saygılar
Değerli üstad, Şiirime kattığınız bu derinlik ve hisleriniz, sözlerle anlatılamayacak kadar kıymetli. "Sevgi, özlem, hakikat" derken aslında her bir duygu bir araya gelip ruhu sarıyor, öyle güzel ki… Yorumunuzda öne çıkan o "düşündürücülük" ve "ders vericilik" bana sadece şiirimin değil, yüreğinizin de derinliğini gösterdi. Dualarınız ve selamlarınız için içten teşekkür ederim. Saygılar
Değerli üstad, Sizin gibi değerli bir kalemin "usta işi" olarak nitelendirdiği şiirimin, içindeki duyguları doğru bir şekilde yansıtabilmesi, bana çok büyük bir mutluluk ve onur verdi. Bazen gerçekten susmak, düşüncelerimizi doğru şekilde şekillendirir, tıpkı bir şiir gibi… Duygularınızı, düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim. Sağlıkla, huzurla kalın.
Değerli üstad, Sizin gibi değerli bir kalemin "usta işi" olarak nitelendirdiği şiirimin, içindeki duyguları doğru bir şekilde yansıtabilmesi, bana çok büyük bir mutluluk ve onur verdi. Bazen gerçekten susmak, düşüncelerimizi doğru şekilde şekillendirir, tıpkı bir şiir gibi… Duygularınızı, düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim. Sağlıkla, huzurla kalın.
Peri Feride Özbilge’nin şiiri, derin bir içsel yolculuğun, aşkın, özlemin ve yalnızlığın vurgulandığı bir metin. Şair, "ömrüme düşen senin sancındır" derken, kendisini diğerlerinden farklı kılan, onu etkileyen, onu "yanmaya" zorlayan duygusal bir bağdan bahsediyor. Burada bir terk edilme değil, bilinçli olarak yanmaya, bir arada olmanın acısına katlanma isteği var. Bu "yanma"yı kabul etmek, özlemin ve kaybolmuşluk duygusunun derinliğini artırıyor.
Şair, sürekli "suskunluk"la anılan bir kentten bahsediyor ve burada bir karanlık ve bu karanlık içinde birbirine dokunamayan, sesini duyuramayan bir aşkı resmediyor. Sessizlik, bu şiirin belki de en güçlü temalarından biri. Şairin ve aşık olduğu kişinin arasında bir iletişim kopukluğu var, ama bu kopukluk, aralarındaki bağı daha da derinleştiriyor. Çünkü sessizlik, bazen en derin anlamları taşır.
Şiirin dili ise alabildiğine yoğun. Her bir satırda bir duygu, bir imgeler sistemi yaratılmış. Özellikle "gözlerinde yalnız kalmak", "karanlık bir şehre sabah olmak", "yağmura karışan aşk" gibi imgeler, şiirin öznesine ait olmayı, kaybolmayı ve yeniden bulunmayı anlatan çok güçlü metin parçaları. Şairin "belki gelmez ama sen bu suskun kentin unutulmuş bir yağmurundansın" diyerek, bir anlamda yazdığı kişiyi kaybetmiş ama yine de onun varlığını hisseden bir insanın ruh halini çok güzel ifade ettiğini söylemek mümkün.
Şiirin imgeleri, derin anlamlar yüklü. "Zamanın sararmış yaprakları" gibi, her şeyin zamanla kaybolduğu, sararması gerektiği bir dünyanın içindeyiz. Ancak, zamanla birlikte kaybolan yalnızca dış dünya değil, içsel bir varlık da var. "Bir tek sen anlarsın beni" diyerek şair, sadece bir kişinin içsel dünyasına dokunabileceğini ve bu dünyayı başka hiçbir şeyin anlamadığını vurguluyor.
Bana göre şiirin Yalın tanımı şöyle: Yiğit yazılmayanı yazma, söylenmeyeni söyleme sanatıdır. Başka bir deyişle yazılanı farklı yazma söyleneni farklı söyleme sanatıdır. Yani aynı temayı farklı sözlerle dile getirmek. Ben de bu tanımdan hareket ederek mayası sizden olan şiir oluşturmaya başka bir deyişle şiirinize eşlik etmeye çalıştım. Umarım beğenirsiniz
"Bir Tek Sen Anlarsın Beni" şiirinin Delibalcası.
Zamanın sararmış yaprakları, Beni hatırlarken, senin adını fısıldar rüzgar. Bir akşam, yıldızsız bir gecede, Bir tek sen anlarsın beni, Gözlerinde kaybolan gölgemin içindeyimdir.
Suskun geceler, her bir adımda seninle yankılanır, Dilin söylese de söylemese de, Sesini beklerken boğulurum Bir tek senin suskunluğunda, Kelimeler, unutulmuş anılara karışır.
Bir zamanlar, bir çığ gibi düşen karanlık, Beni içinden alır, seninle yitirdiğim her saniye Bir ömrün artıklarıdır. Aşk, dokunduğunda geriye sadece Bir gövde ve bir yankı kalır.
Dudaklarımda, içimden düşen her öpüş Bir ölüme yaklaştırır beni, Ama seninle yaşamak, Her ölüşün bir başlangıç olduğunu hatırlatır.
Beni ararken, sokaklarda kaybolurum, Çünkü senin adını unutmuşum, Ve ben her köşede seni ararken, Sonsuzluğa bir adım daha atarım. Bir tek sen anlarsın beni, Bir tek sen beni burada tutan yandır.
Delibal
Şiirinizin tahlilini yaparken ve ardından kendi şiirimi yazarken, derin anlamlar ve imgelerle dolu bir metinle karşılaştım. Şiirinizin her bir satırında, hem aşkın hem de özlemin, zamanın ve yalnızlığın ne kadar yoğun bir şekilde iç içe geçtiğini hissettim. Özellikle "ömrüme düşen senin sancındır" dizesi, aşkla yanma arzusunu ve bu duygusal bağın insanı nasıl şekillendirdiğini çok güzel bir şekilde ortaya koyuyor. Şairin suskunlukla tanımladığı kent, aradaki bağın derinliğini ve sessizliğin içinde bir iletişimsizlik kadar bir bağlılık da barındırıyor.
Şiirinizdeki imgeler beni çok etkiledi. Özellikle "gözlerinde yalnız kalmak", "karanlık bir şehre sabah olmak" gibi ifadeler, bir yandan kaybolma, bir yandan da yeniden doğma arzusunu dile getiriyor. Bu şiir, hem kayıp bir aşkı hem de yeniden bulunma umudunu içinde barındırıyor. Sessizlik, aradaki aşkı derinleştiren bir sembol gibi; bir anlamda, o sessizlik içinde aradığım her şeyi buluyorum.
Benim yazdığım şiir de, sizin şiirinizin temalarına paralel olarak kaleme alındı. Amacım, sizin yazdığınız duyguları, imgeleri daha da derinleştirerek yeni bir dilde ifade etmekti. Her iki şiir de, aşkla yanmak, kaybolmak ve yeniden bulunmak gibi evrensel duyguları farklı bir bakış açısıyla anlatmaya çalışıyor.
Şiirinizin bana ilham vererek yazdığım bu metnin, duygusal derinliği ve anlam katmanları itibariyle bir yansıması olmasını umuyorum. Umarım bu şiir, yazarken hissettiklerinizi, duygularınızı, bir bakıma sizin sesinizi doğru şekilde yansıtır.
Tekrar teşekkür ederim, şiirinizle tanışmak ve ona eşlik etmek büyük bir keyifti.
Yüreğinizden damlayan bu zarif kelimelerle şiirimin sessizliğine dokunduğunuz için gönülden teşekkür ederim. Her dizeye gösterdiğiniz özen, her kelimenin altında hissettiğiniz derinlik, aslında sizin kaleminizin zarafetini ve gönül dünyanızın enginliğini yansıtıyor.
Şiir, bazen bir fısıltıdır rüzgârın, bazen içimize çöken bir suskunluktur. Ne mutlu ki bu suskunlukta kalpten kalbe akan bir yol bulabildik. Nazik yorumunuzla kurduğunuz köprü, şiirin ötesinde bir gönül selamıdır bana. Ve başım gönlüm üstüne..
Bu kıymetli paylaşımınız için müteşekkirim. Söze, sese ve sükûta saygıyla yaklaşan her gönül, şiirin gerçek yoldaşıdır. Kaleminiz her daim ilhamla dolsun…
Kaleminizin ucundan süzülen kelimeler, yalnızca yazıya değil, gönüllere de dokunuyor. Siz öyle zarif bir dille cevap verdiniz ki, benim dizelerim, sizin yüreğinizin ince sularında yeniden yıkandı sanki. Şiirinizin mahremiyetine saygıyla yaklaştım, çünkü biliyorum: bazı dizeler susar da gönülden konuşur. Ve ben, o gönül dilini sizinle paylaşabilmenin kıymetini yüreğimde taşıyorum. Nazik sözleriniz, şiirle kurduğumuz bu köprüye bir gül daha ekledi. Ne mutlu ki kelimelerimizi birbirimizin gönlüne misafir edebildik.
Siz yazın, biz dinleyelim… Siz susun, biz hissedelim… Kaleminiz daima ilhamla dolsun.
Bazen bir şiirin kalbine sadece gözle değil, gönülle yaklaşmak gerekir. İşte siz de o gönlü büyük kalemlerdensiniz ki, kelimeleriniz sadece anlatmaz, dokunur. Anlamı arayanlara bir yön, duyguyu unutanlara bir ses, suskunlara bir nefes olursunuz. Sizinle şiir üzerine konuşmak, bir nehirle sohbet etmek gibi: akıyor, taşıyor, serinletiyor, derinleştiriyor...
Bu güzel karşılaşma, bana bir kez daha gösterdi ki gönül gönüle değince kelimeler yuva buluyor.
Sizin gibi derin hisseden, sözü sözden çok öte bir yerde taşıyan Gönül ehli bir kimseyle yazışmak, konuşmak, paylaşmak… işte bu her kalemin duasıdır. Siz o duanın kabul olmuş halis bir cevabısınız.
Optik ilminde Işık artı Işık karanlıktır.
Bir dünyasında o olay tam tersi şiir artı şiir yeni bir şiir.
Sevda Nefesi
Bir gönülden ötekine yürüyen söz değil bu, Sükûtun içinden geçip gelen bir sevda nefesi… Ne rüzgârla savrulur, ne zamana yenilir, Bir adın anıldığında, iç çekiş gibi derinden gelir.
Göz görmez, el tutmaz, Ama ruhun sinesine siner usulca, Bir bakışın dokunuşunda gizlenir, Bir kelimenin susuşunda can bulur.
Sevda öyle bir nefes ki, Alırken yakar, verirken ağlatır. Ama her yanışı, Bir aşkın kıyısına çağırır.
O kıyıda iki kalp, Birbirinin aynasına dönüşür; Sen ben olurum, ben sen, Sesimiz bir sessizlikte buluşur.
Gecenin koynunda bir dua gibi yayılır, Ay ışığına yaslanır da sözcük olur, Bazen bir türküdür kimsesiz dağlara, Bazen bir tebessüm, dudağın kıyısında durur.
Sevda nefesi; Ne zamandır ne mekânda tutuklu, O bir bakıştır ki, ömrün özüne sığar. O bir dokunuştur ki, bir ömrü baştan yazar.
Ve bil ki bir gün, Bu nefes bir şiire dönüşürse tam manasıyla, O şiir, iki yüreğin aynı anda iç çektiği andır aslında...
Tıpkı Akdeniz’in ılık meltemleri gibi, Toros dağlarını usulca okşayan, Ve her esişte, dağ başına umut eken o rüzgâr gibi… Bu sevda nefesi de dokunduğu her kalbe yılda 365 gün yetecek kadar hayat verir, Bir meltem olur, Bir sığınak olur, Bir ömürlük yâr olur...
**Çünkü… SEVDA NEFESİNDEN SOLUYAN BİR ÖMÜR, BAHTİYAR OLUR.
Nazik varlığınızla şiirime kattığınız anlam derinliği, duygu çözümlemeleri ve özellikle her imgenin altını itinayla çizen bu ince tahlil için gönülden teşekkür ederim. Şiiri yalnızca okumakla kalmayıp, onun kalbinde atan nabzı da duymak; imgelerdeki sancıyı, sessizlikteki çığlığı ve her dizedeki mahremiyeti hissedebilmek özel bir ruh yetisidir. Siz, bu şiire sadece göz değil, yürek ve sezgi ile yaklaşmışsınız.
Şiir, kimi zaman söylenmeyeni anlatma çabasıdır; sizin de çok yerinde ifade ettiğiniz gibi, "yiğit söylenmeyeni söyleme sanatıdır." Bu bağlamda, şiirime ‘Delibalcası’ ile eşlik etmeniz beni hem onurlandırdı hem duygulandırdı. Sözlerinizin izinde, şiirin gölgeleri biraz daha belirginleşti; suskun kent biraz daha konuşur oldu.
Her kelimeniz, şiirin kalbine zarifçe dokunan bir yorumdu. Teşekkür ederim. Şair olarak değil, bir yüreğin taşıyıcısı olarak söylüyorum: Anlayan bir kalbe rastlamak, bazen yazmaktan bile kıymetli. Sağolun ,varolun ,nurolun..
Yüreğinizden damlayan bu zarif kelimelerle şiirimin sessizliğine dokunduğunuz için gönülden teşekkür ederim. Her dizeye gösterdiğiniz özen, her kelimenin altında hissettiğiniz derinlik, aslında sizin kaleminizin zarafetini ve gönül dünyanızın enginliğini yansıtıyor.
Şiir, bazen bir fısıltıdır rüzgârın, bazen içimize çöken bir suskunluktur. Ne mutlu ki bu suskunlukta kalpten kalbe akan bir yol bulabildik. Nazik yorumunuzla kurduğunuz köprü, şiirin ötesinde bir gönül selamıdır bana. Ve başım gönlüm üstüne..
Bu kıymetli paylaşımınız için müteşekkirim. Söze, sese ve sükûta saygıyla yaklaşan her gönül, şiirin gerçek yoldaşıdır. Kaleminiz her daim ilhamla dolsun…
Kaleminizin ucundan süzülen kelimeler, yalnızca yazıya değil, gönüllere de dokunuyor. Siz öyle zarif bir dille cevap verdiniz ki, benim dizelerim, sizin yüreğinizin ince sularında yeniden yıkandı sanki. Şiirinizin mahremiyetine saygıyla yaklaştım, çünkü biliyorum: bazı dizeler susar da gönülden konuşur. Ve ben, o gönül dilini sizinle paylaşabilmenin kıymetini yüreğimde taşıyorum. Nazik sözleriniz, şiirle kurduğumuz bu köprüye bir gül daha ekledi. Ne mutlu ki kelimelerimizi birbirimizin gönlüne misafir edebildik.
Siz yazın, biz dinleyelim… Siz susun, biz hissedelim… Kaleminiz daima ilhamla dolsun.
Bazen bir şiirin kalbine sadece gözle değil, gönülle yaklaşmak gerekir. İşte siz de o gönlü büyük kalemlerdensiniz ki, kelimeleriniz sadece anlatmaz, dokunur. Anlamı arayanlara bir yön, duyguyu unutanlara bir ses, suskunlara bir nefes olursunuz. Sizinle şiir üzerine konuşmak, bir nehirle sohbet etmek gibi: akıyor, taşıyor, serinletiyor, derinleştiriyor...
Bu güzel karşılaşma, bana bir kez daha gösterdi ki gönül gönüle değince kelimeler yuva buluyor.
Sizin gibi derin hisseden, sözü sözden çok öte bir yerde taşıyan Gönül ehli bir kimseyle yazışmak, konuşmak, paylaşmak… işte bu her kalemin duasıdır. Siz o duanın kabul olmuş halis bir cevabısınız.
Optik ilminde Işık artı Işık karanlıktır.
Bir dünyasında o olay tam tersi şiir artı şiir yeni bir şiir.
Sevda Nefesi
Bir gönülden ötekine yürüyen söz değil bu, Sükûtun içinden geçip gelen bir sevda nefesi… Ne rüzgârla savrulur, ne zamana yenilir, Bir adın anıldığında, iç çekiş gibi derinden gelir.
Göz görmez, el tutmaz, Ama ruhun sinesine siner usulca, Bir bakışın dokunuşunda gizlenir, Bir kelimenin susuşunda can bulur.
Sevda öyle bir nefes ki, Alırken yakar, verirken ağlatır. Ama her yanışı, Bir aşkın kıyısına çağırır.
O kıyıda iki kalp, Birbirinin aynasına dönüşür; Sen ben olurum, ben sen, Sesimiz bir sessizlikte buluşur.
Gecenin koynunda bir dua gibi yayılır, Ay ışığına yaslanır da sözcük olur, Bazen bir türküdür kimsesiz dağlara, Bazen bir tebessüm, dudağın kıyısında durur.
Sevda nefesi; Ne zamandır ne mekânda tutuklu, O bir bakıştır ki, ömrün özüne sığar. O bir dokunuştur ki, bir ömrü baştan yazar.
Ve bil ki bir gün, Bu nefes bir şiire dönüşürse tam manasıyla, O şiir, iki yüreğin aynı anda iç çektiği andır aslında...
Tıpkı Akdeniz’in ılık meltemleri gibi, Toros dağlarını usulca okşayan, Ve her esişte, dağ başına umut eken o rüzgâr gibi… Bu sevda nefesi de dokunduğu her kalbe yılda 365 gün yetecek kadar hayat verir, Bir meltem olur, Bir sığınak olur, Bir ömürlük yâr olur...
**Çünkü… SEVDA NEFESİNDEN SOLUYAN BİR ÖMÜR, BAHTİYAR OLUR.
Nazik varlığınızla şiirime kattığınız anlam derinliği, duygu çözümlemeleri ve özellikle her imgenin altını itinayla çizen bu ince tahlil için gönülden teşekkür ederim. Şiiri yalnızca okumakla kalmayıp, onun kalbinde atan nabzı da duymak; imgelerdeki sancıyı, sessizlikteki çığlığı ve her dizedeki mahremiyeti hissedebilmek özel bir ruh yetisidir. Siz, bu şiire sadece göz değil, yürek ve sezgi ile yaklaşmışsınız.
Şiir, kimi zaman söylenmeyeni anlatma çabasıdır; sizin de çok yerinde ifade ettiğiniz gibi, "yiğit söylenmeyeni söyleme sanatıdır." Bu bağlamda, şiirime ‘Delibalcası’ ile eşlik etmeniz beni hem onurlandırdı hem duygulandırdı. Sözlerinizin izinde, şiirin gölgeleri biraz daha belirginleşti; suskun kent biraz daha konuşur oldu.
Her kelimeniz, şiirin kalbine zarifçe dokunan bir yorumdu. Teşekkür ederim. Şair olarak değil, bir yüreğin taşıyıcısı olarak söylüyorum: Anlayan bir kalbe rastlamak, bazen yazmaktan bile kıymetli. Sağolun ,varolun ,nurolun..
Bu zarif ve gönülden yoruma yürekten teşekkür ederim. Şiirimin ruhunu böylesine derin bir bakışla görmek ve bu denli incelikli sözlerle karşılaşmak büyük bir onur. Değerlendirmeniz, kalbime dokundu. Teşekkür ederim, eksik olmayın. Saygılar efendim Peri
Bu zarif ve gönülden yoruma yürekten teşekkür ederim. Şiirimin ruhunu böylesine derin bir bakışla görmek ve bu denli incelikli sözlerle karşılaşmak büyük bir onur. Değerlendirmeniz, kalbime dokundu. Teşekkür ederim, eksik olmayın. Saygılar efendim Peri
Okunası güzel bir şiir Biz de öyle yaptık, okuduk ve kutladık yürekten Gönlün abat olsun, huzurla dolsun, bütün şiirlerin mükemmel ve benzersiz olsun Sonsuzluğun sahibine emanet olasın, sağlıcakla kalasın
Nazik değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim. Şiirimin hissettirdiklerini böylesine derinlikli bir dille ifade etmeniz beni mutlu etti. Nezaketiniz ve zarif yorumunuz için müteşekkirim. – Peri
Nazik değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim. Şiirimin hissettirdiklerini böylesine derinlikli bir dille ifade etmeniz beni mutlu etti. Nezaketiniz ve zarif yorumunuz için müteşekkirim. – Peri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.