Belki de o düşü hiç görmemişim, O yolu hiç yürümemiş, O sudan hiç içmemişim. Kana kana hasret duydugum Belki de bir yalanmış. Onca kelimenin Onca cümlenin ardından Hoşçakal’sız bir vedaymış bana kalan. O sessiz sakin köyde Şimdi yağmur sensiz dövüyor camları Ve saat beş Ben hiç sevemedim sensiz akşamları.. Sanırım artık uyanma vakti..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Belki de hayatta hiç bilmediğimiz, en derin köşelere itilmiş bir hikayeye tanıklık ediyoruz. Her şey birer imge, her an birer göz kırpışı gibi geçip gidiyor. İhtiyacımız o kadar basit ki: sevgi, dostluk, bir gülüş… Ama yıllar geçti, her şey bir yalan gibi oldu. Ne o eski zamanların o saf, temiz akşamları, ne de o köyün sakin havası geri dönecek. Yağmur, camlardan içeri sızan yalnızlık gibi… Ama senin de dediğin gibi, belki de hiç başlamadık ki… O içilmesi gereken su, o yürünmesi gereken yol, hepsi birer yansıma, hayal…
Ne diyebilirim? İnsanın kalbindeki bu boşluk, her geçen gün daha da büyüyor. Bu boşlukta sevda adı var, ama sevdanın ta kendisi belki de hiç var olmamıştı. Ve şu an, o sabah rüzgarında kaybolan geçmişi tekrar yaşamaya çalışan bir hal içindeyim. Düşlerimde her şeyin renkleri solmuş, fakat her bir silüet başka bir anlam taşır… Bir veda var, ama sesini duymadım, oysa ben seni hep hep aradım.
Ve sonunda, belki de bir yalanı ben de içimden kabul ettim. Gözlerim ıslak, ellerim titriyor. Ama ben bir daha hiçbir akşamı sensiz sevemedim. Zaman şimdi, senin ve benim aramda kaldı, belki de asla bir araya gelmeyecek.
Benim gibi basit bir insanın dünyasında kaybolan bütün o güzellikleri tekrar görmeme vesile oldun.
Üzerime düşen her kelimenin gölgesinde soluklanıp, Beni yazan ele hürmetimden boynumu bükerim. Kalemin kağıdıma her değdiğinde çıkan kıvılcıma şiir derler, Benim şiirim gözlerindir. Bu şiirin adı ateşle dans...
Kağıdına kalemim düşerdi, belki de bir şiir olurdu, Sessizce seni anlatan bir sözcük, bir his, bir anlam, Kelimeler birbirine dokunur, adını bir yıldız gibi arar. Sadece zamanın değil, duyguların da beklediği bir şarkı gibi, İçimdeki bekleyişi sana, senin de içindeki yankıyı sana yazarım. Ve her kelime, seninle dans eder, bir araya gelir, Tüm engelleri aşarak, kelimeler arasında kaybolur.
Kağıdına, sana dair her düşüncemi, duygularımı yazardım. Her harf, içimdeki sükûneti, hayatın gizemli yönlerini taşırdı. Kalemim, senin dünyana bir iz bırakmak için her sözcüğü özenle seçerdi. Kim bilir, belki de kelimeler, seni anlatmak için yetersiz kalır ama yine de denemek isterdim.
Bazen en derin kırgınlıklar, en çok sevdiğimizde büyür. Çünkü sevgi, bir yolculuk gibidir; inişleriyle, çıkışlarıyla... Özlem, sitem, kırgınlık… Hepsi bir araya geldiğinde, duygularımızı en saf haliyle ortaya koyar. Şiir, işte o anın ta kendisidir. Geçicidir belki, ama o anı yaşamak, bir ömre bedeldir.
İnsan en çok sevdiğine kırılır, Sevdiğine sitem eder, En çok sevdiğine hasret duyar.. Özlem, kırgınlık, sitem.. Bunlar birleşince şiir olur. Bu da öyle bir şiir, Anlık; geldi, geçti..
Üzerime düşen her kelimenin gölgesinde soluklanıp, Beni yazan ele hürmetimden boynumu bükerim. Kalemin kağıdıma her değdiğinde çıkan kıvılcıma şiir derler, Benim şiirim gözlerindir. Bu şiirin adı ateşle dans...
Kağıdına kalemim düşerdi, belki de bir şiir olurdu, Sessizce seni anlatan bir sözcük, bir his, bir anlam, Kelimeler birbirine dokunur, adını bir yıldız gibi arar. Sadece zamanın değil, duyguların da beklediği bir şarkı gibi, İçimdeki bekleyişi sana, senin de içindeki yankıyı sana yazarım. Ve her kelime, seninle dans eder, bir araya gelir, Tüm engelleri aşarak, kelimeler arasında kaybolur.
Kağıdına, sana dair her düşüncemi, duygularımı yazardım. Her harf, içimdeki sükûneti, hayatın gizemli yönlerini taşırdı. Kalemim, senin dünyana bir iz bırakmak için her sözcüğü özenle seçerdi. Kim bilir, belki de kelimeler, seni anlatmak için yetersiz kalır ama yine de denemek isterdim.
Bazen en derin kırgınlıklar, en çok sevdiğimizde büyür. Çünkü sevgi, bir yolculuk gibidir; inişleriyle, çıkışlarıyla... Özlem, sitem, kırgınlık… Hepsi bir araya geldiğinde, duygularımızı en saf haliyle ortaya koyar. Şiir, işte o anın ta kendisidir. Geçicidir belki, ama o anı yaşamak, bir ömre bedeldir.
İnsan en çok sevdiğine kırılır, Sevdiğine sitem eder, En çok sevdiğine hasret duyar.. Özlem, kırgınlık, sitem.. Bunlar birleşince şiir olur. Bu da öyle bir şiir, Anlık; geldi, geçti..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.