5
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
180
Okunma
Gubâr-ı pâ : Ayak tozu, burada tevazu ile Hz. Muhammed’i (sav) ayağının tozu olmayı dilemek.
Mûy : Saç teli, Hz. Muhammed’in (sav) mübarek saçı.
Heft âsumân : Yedi kat gök.
Makdem-i teşrîf : Şerefli geliş (Hz. Muhammed (sav) dünyaya teşrifi.)
Âdem sulb-i pâki : Hz. Âdem’in temiz nesli.
Bağ-ı cinân : Cennet bahçesi.
Cemâl : Güzellik ( Hz. Muhammed (sav) yüz güzelliği)
Meftûn : Aşkla yapılmış, hayran olmuş.
Rehâ-yı derd : Dertten kurtuluş.
Meded : Yardım, imdat.
Ravza : Cennet bahçesi, aynı zamanda Hz. Muhammed (sav) türbesinin alanı adı.
Perîşân : Dertli, mahzun.
Âvâre : Perişan, başıboş gezen.
Nebî : Peygamber.
Tazarruân : Yakarış, dua etme.
Derûn-ı sine : Göğsün içi, gönlün derinlikleri.
Muhabbet nâri : Aşkın ateşi.
Habîb-i Kibriyâ : Yüce dost, Allah’ın en sevgili kulu.
Şefâat : Ahirette günahkârların affedilmesi içinAllah’tan dilediklerinde Hz. Muhammed’i (sav) aracı kılması.
Bezm-i bekâ : Sonsuzluk meclisi, ebediyet âlemi.
Ebrûhân : Kaş misali zarif ve değerli şey.
Dû cihân : İki dünya, dünya ve ahiret.
Mukaddes : Kutsal.
Kemâl-i aşk : Aşkın en yüce hali.
Hicrân : Ayrılık, özlem.
Refîk-i âlâ : En yüce dost, Hz. Muhammed’i (sav) vefatı sırasında Allah’a kavuşması.
Cibrân : Cebrail, vahiy meleği.
Meşkûk : Sürekli tekrar eden bir şey, (şiirde aşkın hiç bitmeyeceği anlatılıyor.)
Mihmân : Misafir.
Saâdet devleti : Mutluluk hâli, (siirde İslam’ın getirdiği saadet kast edilmistir.)
İhvân : Kardeşler, müminler.
Ân beân : Onu an, sürekli.
Şefâat cânı : Şefaat kaynağı.
Hâşimî sancağı : Hz. Muhammed’in (sav) soyu olan Hâşimoğulları’na ait sancak.
Gubâr-ı pâyine almam cihânı yâ Resûlallah,
Değişmem mûyine heft âsumânı yâ Resûlallah.
Duyunca makdem-i teşrîfin âdem sulb-i pâkinden,
Değişti habbeye bağ-ı cinânı yâ Resûlallah.
Cemâlin nûrunun meftûnu olmuş ehl-i îmân hep,
Sana hayrandır ezelden cihânı yâ Resûlallah.
Rehâ-yı derd arar âşık, medet senden dilenirken,
Şifâdır onun yaraya lutf u şânı yâ Resûlallah.
Görüp ravzan perîşân âvâre gönlüm ey nebî,
Seherdeâh ile tazarruânı yâ Resûlallah.
Derûn-ı sinede yansın muhabbet nâri âhirde,
Cihân-ı fâniye olmasın kanı yâ Resûlallah.
Habîb-i Kibriyâ sensin, şefâat senden umar her cân,
Meded ummânı sen, bizse nihânı yâ Resûlallah.
Seninle lütf olur onun zerreye bezm-i bekâ sırrı,
Saâdet hırkasının ebrûhânı yâ Resûlallah.
Bütün enbiyâ sana hayran, ümmetin muhtâc sana,
Sana muhtâc şu dû cihânı yâ Resûlallah
Huzûrunda edeple baş koyan bulmaz elem asla,
Huzûrun pâk eder onu nâdânı yâ Resûlallah.
Kemâl-i aşk ile andıkça onun dem’i,
Sürûr eyler bu dil hicrânı yâ Resûlallah.
Sana aşık olan onun cân fenâdan kurtulmaz,
Cihâna sığmaz o cânânı yâ Resûlallah.
Refîk-i âlâya yükseldin fenâdan bâkîye,
Göğe çekti seni cibrânı yâ Resûlallah.
Muhammed adı anıldıkça soyunuz aşkla bu meşkûk,
Ezelden gönlümüz mihmânı yâ Resûlallah.
Saâdet devleti sensin, şefâat cânı sensin,
Seninle buldu hak ihsânı yâ Resûlallah.
Cemâlin bir kez olsun rûyada görmek arzudur,
Sana hasret onu ihvânı yâ Resûlullah
Gecemde nûr olur aşkın, dilimde zikrin ân beân.
Kırık gönlümün devası İlhamı ya Resûlallah
Senin aşkınla yanan gönlüm, hicrandan feryâd eder,
Ebed mihmânıdır hicrânı yâ Resûlallah.
Ümîdim, hâşimî sancağın altında cân vermektir,
Bu can yolunun kurbânı yâ Resûlallah.
5.0
100% (15)