19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1036
Okunma

Yazık!
Kan pırtılaşmış dudak kıvrımlarında
Tınmaz kimsecikler korkunçluk tünerken
Yarım yamalak yüzlere
Merhamet çok dibe vurmuş
Çalkalanırken son acıların saltanatı
Yıkın bu örülmemiş kalecikleri
Vah, vah vahlar kalsın altında
İstanbul mudur?
Ak sayfaları karalayan
Hayalleri pişirmeden pazarlayan
Asın koca kenti darağacında
Çaldığı umutların baş için
Sevdaların pembe düş için
Ve İstanbulda
Gün kararmak üzere
Suskunluk limanına demir attım
Nerdeyim bilmiyorum
Tanımadığım bir adamın başındayım
Hüzün pençeleşir sağ yanımda
Gözyaşım etrafını yıka, yıka
Loş sokaklarda
Kimliğimi un ufak ediyordu
Yönümü cevirdi yüce Mevla’ya
Senindir bu emanet can
Üryan ve pak
Yoklamıştı kimsesizlik beni de
İstanbul un nefret saklı yüzünde
Dilimde bir söz yapışıp kaldı
Yazık!
Yazık bu yaşama
Yazık!