Acıkınca ekmeğe yoğurt sürülürdü
Nutella bilmezdik, şeker dürülürdü
Yemek vaktinde evin yolu görünürdü
Ne çabuk geldin geçtin çocukluğum

Pazar günü sobaya güğümler konurdu
Bir hafta çimilir, bir hafta kafa yunurdu
Tavana vuran soba ışığında uyunurdu
Ne çabuk geldin geçtin çocukluğum

Karda oynayınca ıslanıp gelirdik
Sonra anadan bir güzel azarı yerdik
Islakları sobanın dibine sererdik
Ne çabuk geldin geçtin çocukluğum

Çamur da oynardık çatlardı eller
Üst baş yırtılırdı, yamalıydı dizler
Soyulurdu yüzler, çapaklanırdı gözler
Ne çabuk geldin geçtin çocukluğum

Eşeklere binilirdi palanlı palansız
Sözler düşünceler masum ve yalansız
Tüm köy bizimdi, gez dolaş alansız
Ne çabuk geldin geçtin çocukluğum

Yumuş buyrulunca koşa koşa giderdik
Bayramlarda şeker toplayı gezerdik
Yazın çatlardı yanak, güneşten bezerdik
Ne çabuk geldin geçtin çocukluğum

Büyüğe küçülen, yenisiydi küçüğün
Üşüdükçe akardı burunda sümüğün
Somun arası helva verilir olursa düğün
Ne çabuk geldin geçtin çocukluğum

Çocuk odası döşekti ikili üçlü yatardık
Hava kararınca mitili eve anca atardık
Ah bir gelse çayan çerçi, yumurta satardık
Ne çabuk geldin geçtin çocukluğum

Okula gidilirdi önlük, yaka ve çantamız
Bakkala uğranırdı varsa cepte avantamız
Her ev neşe doluydu çoktu horantamız
Ne çabuk geldin geçtin çocukluğum

Yayla zamanı yaylaya, ağıl zamanı ağıla
Koyunlar tutulur, koşanlar bir bir sağıla
Nerde o çocuklar tükendi dağıla dağıla
Ne çabuk geldin geçtin çocukluğum.

Ana babamızın terkisine binerdik
Saklambaç oynar, kuytuya sinerdik
Top oynamaya okul bahçesine inerdik
Ne çabuk geldin geçtin çocukluğum

Hangi birini anlatayım ben sana
En güzel yıllardı o yıllarda yaşayana
Dönmek için neler vermez ki o zamana
Ne çabuk geldin geçtin çocukluğum...


Gökhan Akgün