6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1228
Okunma

Önümdeki rüzgârlı tepeden bakıp afaka
uzayan yolların
ve kısalan yılların
daralan kıvrımlarını izledim
gençtim ancak,
gecikmiştim de birçok şeye biliyordum
her gün kıyametler kopuyordu içimde
insanların önünden geçtiği o taş handa
çarmıha gerili dururken ruhum
dilimin ucuna birçok şey geldi
sustum ve yürüdüm
gülümseyerek hüznün mor dalgalarına…
İnce bir sızı dolandı sonra damarlarımda
söylediğim şarkılar beynimin büyük boşluğunda
bütün renkler silindi
silindi hatıralarımda
Zühre gözleri kayarken sonsuza
dilimin ucuna birçok şey geldi
sustum ve yürüdüm
gülümseyerek hüznün mor dalgalarına…
Yüzümü vurduğum duvarlar arkamda
yüzüme yediğim tokat
saklı kaldı aklımın bir kenarında
usul usul, usluca
kararan karlar altında ki soğuk kentin alnına
sımsıcak bir buse koyup sonra
yollara düşerken bir başıma
dilimin ucuna birçok şey geldi
sustum ve yürüdüm
yürüdüm ve sustum
gülümseyerek hüznün mor dalgalarına…
Ahmet Selim GÜL