1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
143
Okunma
GÜZ SENFONİSİ
Bu güz sabahları var ya, güneşi seninle öpmek
Dallardan uçuşup dökülen sapsarı yapraklar
Hava serin, bazen sert bazen ılık esen rüzgâr
Üşüyen bedenlerimiz, Marmara’yı seyre daldık
Başımızda martıların umut dağıtan çığlıkları
Kıyıyı öpen dalgaların ahengi, köpüklerin dansı
Güz hali, mevsim değişmiş, göçüp kuşlar da gitmiş
Ah! Yağmurda ıslansak tıpkı ortaokul çocukları,
Tıpkı o ilk tattığımız aşk esrikliğinde biz acemiler
Oluversek yeniden, aşkların en olmazını yaşasak…
Önce sabah kahvesinde, gün akışında beş çayında
Dünlere takılmadan yaşamı kucaklasak şifa yerine.
Yüreklerde hep bir sevda yanığı, akrep ile yelkovan
Aşka biz kala şiirleri biriktirir, yakar derinden derine…
Bir güz senfonisi çalıyor, hüzün ve sonbahar yalnızlığı
“Sonbahar sanattır, diğerleri mevsim”, Cemal Süreya.
Sonunda bu bir döngü, her mevsimin ayrıdır ruhu, tadı
Kim bilir ne düşler fırtınalarda savruldu ana toprağa
Kim bilir ne mavilikler günbegün soldu, aktı denizlere
Bizler ki devrimci yüreğimizle sığınırız kuş kanatlarına…
5.0
100% (2)