1
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
271
Okunma
Tanrım…
Halden anlayan Tanrım…
Yine ben geldim
Günahkarın
Hani her başı sıkıştığında kapına gelen
Yüzsüz tövbekarın
Yine sana döküyorum içimi
Duyuyor musun
Yoksa aşkla hep bodoslama çarpışmama
Sende kulların gibi gülüyor musun
Sahi neden hep böyle oluyor Tanrım
Cam kapılara çarpan o şaşkın insanlar gibi
Neden ben aşkla hep kafa kafaya çarpışıyorum
Aşk mı çok şeffaf
Yoksa ben mi göremiyorum
Bana mukayyet ol Tanrım
Ne olur beni kolla
Bir bismillah gibi güç ver
Bir elif gibi dik durmamı sağla
Ben ona baktığımda Tanrım, ben ona alıcı gözle baktığımda
Aşktan gözüm kararıyor
Yanımı yöremi şaşırıyorum
Pusulam kırılıyor, haritam yırtılıyor
Kum fırtınasına yakalanmış bedevi gibi
Kıblemi bulamıyorum
Yalanım varsa ekmek, Mushaf çarpsın
Ne zaman ondan gitmek istesem
Elim varmıyor, gücüm yetmiyor bu aşkın kalemini kırmaya
Kafesin kapısı açıkken bile kaçmayan kuşlar gibi
Ondan bir adım öteye gidemiyorum
Senden rica ediyorum Tanrım
İsa gibi çarmıha gerilmeden
Yusuf gibi kuyuya itilmeden
Kır kalbimdeki bu prangayı
Çıkar boynumdaki bu ateşten hamaylıyı
Haşa, tehdit olarak algılama da Tanrım
Paslı çivi gibi sökmezsen onu kalbimden
Sabıkalı bir ceset gibi gömmezsen içimin metruk mezarlığına
Açılacak Pandoranın kutusu
İsrafil üfleyecek sura
Nuh’suz bir tufan başlayacak
Kır Tanrım…
Her baktığım yerde onu gösteren bu puslu aynayı kır
Yoksa…
Ebabiller üstüme taş yağdıracak