1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
236
Okunma

Aşkın terazisi değirmen gibi,
Elimde ağır bir zincir, boynumda kırık bir halka,
Bir mahkûm gibi sessizce bekliyorum,
Kalbime vurulan mühürle,
Bir sonun başlangıcında, bitmeyen bir düğümde...
Solmuş yapraklar dökülür usulca,
Suskunluğumda yankılanır bir ağıt;
Zehir olmuş nehirler akarken,
Her damlası yüreğimi yakar.
Aşkın hançeri bir elimde,
Diğer el boşlukta, bir vedayı bekler...
Başımı kaldırıp göğe bakıyorum,
Sözler kilitlenmiş, konuşmak nafile.
Bir vakit dolmuş da geçmiş gibi,
Nefesin son perdesinde, suskun bir sahnede...
Gölgeler dolanır dört bir yanımda,
Bir soğuk ürperti, kalpte bir sızı.
Alın yazımda, aşkın kırık yeminleri var,
Çatlak bir ayna gibi, yansıtır her yanlışı...
Fırlatılmış oklar, vurur geçmişime,
Her biri kanatır, her biri iz bırakır.
Kendi yaralarımdan öğrendim gerçeği,
Sevdanın oyununda cellât, elinde bir yara...
Bir sonsuzluğa varır bu yol belki,
Ama bilirim, en ağır yargı kalptedir.
Düşürse de beni aşkın cezaları,
Yeniden ayağa kalkarım,
Ne kadar derin olursa olsun yaralarım...
Suskun bir geceye sarılmışken,
Kalbim bir düğümle bağlanmış,
Vakit, hesap vakti belki,
Ama bilirim ki her yara,
Bir gün kendi hükmünü verir...
Aşkın terazisi bozuksa da,
Kalbimin adaleti şaşmaz.
Kırılan her zincir,
Beni özgürlüğe taşır,
Ve aşkın cellâdı vurduğunda,
Son gülen yine ben olurum...
Bahadır Hataylı/22.10.2024/00.30/Sancaktepe/İST
5.0
100% (2)