ve aynadaki ben sükûnetin ızdırabı
utangaç dağların koynunda
Sahra esmeyen zamanlar
çay otu fakirliğinde beden
ve kara haranıda kaynayan çocukluk
şırası köpük köpük
Kadit olan geçmişe kuduzluk

ve aynadaki kırık dökük ten

fanusun içende binlerce girdap
mucize devşirmesi kara delikler
Ve feza alnımdan öper
Dudaklarının izleridir kanayan ten
Sonrası
Bir yol delik deşik
Afyon kokusuyla sarhoş


Vıcık vıcık bir terleyiş ayaklarda
Ve yağmur damlaları
ağaçtan düşerken şahit
ufak dizlerden akan kana
ve o kanın yeniden doğuşuna
Yakamoz ölümleri
yanı başımdaki denizde
Çığlık çığlığa
her sabah baston arayışı
nasılda beklermiş o yıllarda
gizli saklı

ve aynadaki kırık dökük göz kapakları

Aysala bir türkü tutturmuş
on üç yaşım
mısra mısra akmış kağıda
derya dolu koşuşlar
ve dağların ardında olmayan AYSALA
O sevda topuklu
günler kıvaranır yanı başımda

Ve

Çırpınır şimdilerde
çocuk şiirine ağlayış
birden ağıt düşer kelimelere
ve tespihten çeker son Subhanallah’ı
Ve isyan kâğıdı
Gülücüklerle süslenirken
Bir çiçek doğar
Görmediniz mi?