0
Yorum
3
Beğeni
3,0
Puan
310
Okunma
Kırk yaşına erince ol Muhammed ül emin
Çok düşünceliydi beşeriyeti aydınlatacak gün
Hiç sevmezdi putları pekde ederdi nefret
Nasıl tapıyordu insanlar ,bunlara hayret
Şuursuz insanları düşündü hayli zaman
Düşündükçe yüreği sızlıyordu durmadan
Mutsuz, endişeli ,bir türlü rahat edemiyordu
Sefihlerden ayrılıp çöllere, vadilere iniyordu
Tek başına geziyor, içini döküyor dağ taşa
Onlarla konuşuyor hep onlarla başbaşa
Ruhu daralıyordu şirk ehlini gördükçe
Bu nasıl iman yâ Rab şaşırmışlardı iyice
Bu hal böyle gitmez ne olacak ey hâk
Sabilerin feryadı katına yükseliyor fersah fersak
Çığlıkları duyuyorsun ne olacak bu durum
Bunaldım artık sıkıyor beni ,evim, ocağım yurdum
Günlerden Kadir gecesi, Cebeli nurdaki mağrayı hirada
Çevrede nur, kalbinde korku hâli belirmişti orada
Bedenini sıkan bir güç ,oku diyordu ona
Ben okuma bilmem ne okuyayım sana
Aynı soru karşılıklı üç defa tekerrür etti
Cebrail:oku yaratan Rabbinin adıyla haydi
Okudu cihan güneşi haktan inen o nuru
Anlamıştı Mevlanın, o müthiş buyruğunu
Oku emrine muhatap olmak öyle ağırdı ki
Bu hitap karşısında, ürperdi ,titredi korkmuştu sanki
Bu haleti ruhyeyle döndü, ol Nebi hânei saadetine
Uzanıp dinlendi , biraz geldi kendine
Kalkınca yaşadıklarını anlattı, Haticetül kübraya
Terettütsüz inandı hâtemül enbiyaya
Böylelikle başladı davayı mukaddesât
Çabuk zevâle uğradı, hubel ,uzza ,lât menât
Fermanı ilâhiydi bu, bâtıl sona erecek
Dünya durdukça asla ! bu dava bitmeyecek .
5.0
50% (1)
1.0
50% (1)