0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
249
Okunma
Yıl seksen yedi , günlerdense bir pazar
Çıktım evimden dolaştım çarşı pazar
Saatime baktım ki ! Yatsı namazı yakın
İşte, gidiyorum şimdi , ulu camiye bakın
Vardım avlusundan girdim içeri
Köşe bucak aradım, Cemaat nerdedir deyi
Baktım karşımda üç beş kişi duruyor
Kimi sünnetle meşgul , kimisi oturuyor.
Hayret ettim! bir anda nedir bu caminin hâli
Ulu cami diyorlardı ! nerede bunun cemaati
Cemaat denen bir şey yoktu ortada
Yine hüzünlü gönlüm , burkuldu oracıkta
Beynim döndü bir anda , birden yığıldım yere
Aklımı kurcaladı dağ , taş , ırmak ve dere
Her şey yuh diye Sesleniyordu bana
Bense sustum düşündüm kara kara .
Kubbeler dile geldi , kalk dedi be sersem
Duvarlar küsmüş , bana ediyorlardı sitem
Hele gök kubbeye uzanan minareler ne diyor
Kulağımı verdim ki : şöyle nida ediyor
Ey Allah’ım ! susuz kalmış, sümbül gibi solmuşum
Şakıyan bülbül iken, şimdi bir lâl olmuşum.
Köküm , yaprağım ,gülüm hepside oldu heder
Dört yandan kuşattı beni, hem ızdırap hem keder
Dışı böyle yanıkırken, içi boş kabristan
Hissiz ,sessiz ,sedasız , kubbeler yastan
Direkler dona kalmış , hiçbir şey söylemiyor
Eyvanlar boyun eğmiş , ben de garibim diyor.
Şadravanlar akmıyor, şırıltılar gelmiyor
Havlu da, cıvıl cıvıl ,çocuklar hû çekmiyor
Sâde gözü yaşlı tâkatsız dört ihtiyar
Onlar da hissiz kalmış ,onlarda olmuş bizâr.
Mâbetler yalnız kalmış, mü’minlerse yetim
Kendimi yokladım ki ! durumumuz pek vahim
Şu taş toprak yığını bile hakkı zikrederken
Bu insanoğlu, Rabbini zikretmez neden ?
Kalktım ağır ağır geldim mâtem dolu hâneme
Yine teselli edecek kimse yok, müracaatım kaleme
Utana utana hem ağladım hem yazdım
Bunu anlatmakla size değil , ben kendime kızdım
Şu taş toprak yığını bile senden şikayet ederse !
Utan ey nefsim, birazcık kendine gel sende.
5.0
100% (2)