2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2453
Okunma

"Piyanist Filmine"
Ve mermiler asi asi dolaşırken caddelerde,
ritimde kulakları sağır eden bir ruh vardı.
Savaş,
bir piyanistin parmaklarında çalınan konçerto gibi.
Savaş hiç durmadan,
bir demircinin demirini dövmesi gibi,
ritim bozulmadan,
demir ağır ağır şeklini değiştirip,
ceset gibi kalana dek sürer
Seyri karanlık
seyri yok edici
kan kokan enkaz salonda
seyirciler cesetti belki
savaş ardında
enkaz bir şehri bırakıp giderken
ahşap piyano
soğuk ve yorgun nefesini soluyup
gazi piyanistine ağıt yakarcasına
bir imkansızı resmeder.
Mevsimlerden zemheride olsa
meşe yapraklarının enkaz aralarında nasılda dans ettiğini gösterir
çocukların taş yıgınlar arasında oyunlar oynaması gibi
ya kuşların ne işi var bu kapkara dumanların arasında
ve kardelenler enkazı , taş yığınlarını delerek nasılda cap canlı
tanrı bir ritmin bedenine bürünmüştür sanki
savaşın ritmi sürerken bir kaç nota arasına gizlenen insanalar
sokağa dökülür ardı ardına
savaş bitmiştir
zafer şarkıları ardı ardına .
adımlarda ki kaçış kaybolmuş
ölüm unutulmuştur
bir sonraki renkli ritmi bekleyerek.
ve bir şair
piyanosunu çalan piyanist gibi
daktilosuyla ritmik bir savaş içine girince
bütün bu olanlar tarihin sessiz ve uzun atmosferinede kaybolur.
ve yeniden güneş
yeniden yeşil, yeniden renk
yeniden ritim şivesi ne olursa
yeniden dünya
yeniden aşk bir bahçede
yeniden çocuk
yeniden piyanist
yeniden şair
savaş yeniden.