4
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
349
Okunma

Gündemle ilgisi, revizyon ve özel gereklilikler gibi haller dışında, sırf bir şeyler paylaşmış olmak için arşiv yayınlamak taraftarı değilim.
Şiir; Bir zamanların klasik Türk filmi tarzında, fakir oğlanla, zengin şımarık kız arasında yaşanmış bir karşılıksız sevdayı işliyor. Fakir oğlan, masum duygularla kendini kaptırmış, ancak kız, gönül eğlemeden öte bir niyette değil. Hikaye, malûm sonun ardından, kızın ağzından arkadaşlarına alaylı anlatımını içeriyor.
Daha önce, aynı senaryo, üçüncü bir şahsın ağzından kıza anlatımı yönünde idi. Ve ben her okuduğumda bir aksaklık hissediyordum.
Bu sebeple, böyle bir revizyon gereği hasıl oldu.
Duydun mu bir nidâ! var çağırıyor
Ateşimle yanan köz’müş enâyi!
Aynalarda bile beni arıyor
Aklını benimle bozmuş enâyi!
Bakmamış boyuna, akıl yaşına
Beklemiş sarılıp, sabır taşına
Sonunda ne dertler açmış başına
Kaybolmuş peşimde, azmış enâyi!
Bir ömür harcamış "tatlı" sözüme
Bakmaya doymamış "cennet" gözüme
Hasret kalmış "benim melek" yüzüme
Adıma şarkılar yazmış enâyi!
Güzeller içinde hep beni seçip,
Adımı andıkça kendinden geçip,
Yokluğuma küsüp, kahrından içip,
Her gün bir köşede sızmış enâyi!
Çiçekler ektirmiş veririm diye,
Bu sevda uğruna ölürüm diye,
Belki de cennette görürüm diye,
Kendi mezarını kazmış enâyi!
DOST KATKISI.........................Teşekkürlerimle
Kendini avutmuş yıllar boyunca
Adımı yazdırmış mermere tunca
Başkasıyla olduğumu duyunca
Küplere binerek kızmış enâyi!.................Suat ZOBU
Azmak: yolunu kaybetmek, kaybolmak
5.0
100% (3)