2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
607
Okunma
Olmayınca olmaz
İstesen de olmaz
Ya elektrik gider karanlıkta kalırlar
Ya da çarpılırlar birbirine
Aksilik demeyelim muhabbetin diline
Yolda kuruyan nehirler ulaşamaz deryaya
Aksilik bu ya
Gönül hesaba, hesap gönüle uymaz
Gerçekler geçit vermez işte
Bir sayfa çevirirsin yeniden
Yenisiyle başlarsın insanı okumaya
Sonraki Tanrının önceki Tanrıya şahit gösterdiği şimdiki Tanrı
Bakarsın, ya sarhoştur ya uykulu
Görürsün, yaptığı her iş ya çok suludur ya da çok kuru
Alemi seyredenler kördür kendine derler mi bilmem
Ya alemi duyanlar sağır olsa mesela
Dersin ki, yeniden başlamalı tapınmaya
Tapınırsın tapınırsın ... Çürümüş bir elma gibi tadı
Dersin ki, nerede eski sevdalar nerede eski bakiyeler
Yavaş yavaş yabancılaşırsın kendine
Yeni bir ben yaratma telaşında
Nikahındaki eski bene vefasızlık yapamazsın
Boşadığın eski yola hava civa dersin de
Çıktığın yeni yolda tozu dumana katarsın
Yabani köpeklerin oturduğu kurtlar makamından
Sokak köpeklerinin kuduz olmuşları keser de yolunu
Son aslan parçalarken eski aslanın yavrularını
Kılıç dişli kaplanın çoktan kurumuş olsa da soyu
Örümcekler karanlığı korur
Pusu atar sineklere arılara karıncalara
Ayılar bal hevesinde
Yılanlar deri değiştirme
Eşek anırır kimi günde kimi haftada kaç defa
Lakin amiplerden bir hikaye çıkar
Biraz dedikodu biraz vahşiliktir tarih dediğimiz
Zorla yaşatamazsın ölüleri
Ne yasayla ne ayetle ne kültürle ne hayalle
Ölen ölmüştür
Kalanları da; çöl yutar deniz boğar rüzgar savurur ateş yakar
Yani yoktur dünyada yaşadım diyen aslında
Çünkü herkes çocuk olmuş
Pisletmiştir altını
İhtiyarlamış dökmüştür önüne yemeği
Sonra da dersin ki, bana, Tanrı kusursuzmuş
Hadi be oradan kuyruk şairi seni.
Demişler ya, Tanrının evi gönüllermiş
O kadar gönül gördüm hepsinin içinde bir pislik var
Temizlemeye çalışma üzerine sıçrar
Üzerine sıçramayla kalmaz
Pislik kalkar ağzına sıçar
Vefa bizde bir ömür
Sefa değişir mecburen
Cefaya da sağlık olsun deyip geçmeli değil mi
Uzun lafın kısası
Dağın doğurduğu dağı parçalar
Kusura bakmayasın biraz uykuluyum
Sanırım hep uyur gezer idim dünyada
Ben size ne anlattım bilmem
Lakin önceki Tanrı, sonraki Tanrı, şimdiki Tanrı
Merak buyurmayın
Son nefesinizi vermeden sizin de zihninize ve zihniyetinize ....
Dahası der ki
Aynaya tapın taşa tapınma
Aynaya otur taşa oturma
Ne derler, duvarı nem insanı gam yıkar
İri kemikli cüssesi yerinde bir kutup ayısı
Ekvatorda yaşarken önceki Tanrı vardı
Sonra boz ayı ormanda gezerken sonraki Tanrı
Lakin şehirde ne arasın be ustam şimdiki Yamyam Tanrı
Akademik taife eskiden tapınakta imiş
Askerimiz zaten hep fakirden
Geriye kalan tapıcı da eline ne geçerse boyar
Sen ne istiyorsan o diye satarmış, derlermiş.
Kusura bakma duvar ustası sınır duvarını dümdüz atar
Lakin sanat katmak istiyorsan
Biraz eğri büğrü olmalı
Cahiller gülmeli dalga geçmeli
Düşünürler işte bu derken
Sokak köpekleri kenarına işemeli
Sokak bilgileri ile çıkar herkes meydana
Toplum bilgileri ile
Önemli olan bunlar değil
Bilginin değişimi kadar büyüktür Tanrı
O yüzden göç eder durur hayaller bir yerden bir yere
Hep aynı hayali kuranın vay ki haline
Çölde anıran katırlara benzer
Deryalardan bahsetmeye ne hacet
Onlar da durmadan kusar kendi üstüne
Gelelim fasulyenin faidelerine
İki gün üst üste et yersen
Tecrübe edersin şükür mahiyetinde
Bu işlerin sabrı olmaz
Maval anlatma bana dayı
Ortaçağ lisanıyla boyayıp sıfatını
Yutturmaya kalkma artık Adem ile Havvayı
Tamam kabul uzaylıyız sonuçta
Onu bunu boş ver de
Karanlık Oksijen de yeni bulunmuş güya
...Y...
5.0
100% (6)