4
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
359
Okunma
Hava karamıştı da henüz vakit erkendi
Bilmediğim bir duygu içime çöreklendi
Biraz avunmak için bir bahane aradım
Boş boş bakan gözlerle sokakları taradım
Sokaklar beni bekler, ben ise karanlığı
Kaldırım taşlarıyla kurmuşum yâranlığı
Gölgem kadar sakindim, yürüyordum sebepsiz
Karşıma çıkıverdi, tam sarhoş bir edepsiz
Bir panik bir heyecan, dilin ibresi şaştı
Sanki o içmişti de, benim dilim ayaştı
Edepsiz dedimya ben, çünkü öyle sanmıştım
Önyargılı davranıp, nefsime aldanmıştım
Bu da benim gibidir, diye irkildim birden
Kim bilir neler saklı, dışındaki bu kirden
Içimin siyahıydı, ağzımda çıkan buğu
Hiç özüne bakmadan, yorumladım kabuğu
Teselliye muhtaç sa, konuşup el vermeli
Şefkati kilim gibi, yüreğine sermeli
Biraz konuşmak için, ararken bir bahane
Önce ateş istemek, bir fikir ki şahane.
Ateşin varmı diye, uzattım bir elimi
Sigaramın ucuna bağladım emelimi
Bana döndü yüzünü, elinde koca bıçak
Öyle bir hâldeydi ki, ha vurdu, ha vuracak
Bıçağı almak için, bulmuştum bir yolunu
Sakin ol arkadaşım, derken tuttum kolunu
Biraz su dökmek için, yanımda yanan köze
Nereden girmeliydim, can alıcı bir söze
Bir ömür yürüsen de varmazsın hayaline
Geri dön arkadaşım evladı iyaline
Malı mülkü çokmuş da, kendisi çok fukara
Hızlı koşunca nefsi, tam toslamış duvara
Ceplerinde çekirdek, ve koynunda bir şişe
Hâli ayan beyandı, iç dünyası afişe
Sonunu düşünmeden, fıtratını kirletmiş
Sarhoş ayaşsın diye, refikası terk etmiş
Herkes sırtını dönmüş, kim varsa, eşi, dostu
Avunmak için içip, sokağa atmış postu.
Son bir gayret, bir dua, yeniden söze girdim
Bana duyan kuşkuyu, yüreğinde bitirdim
Sıraladım dilimde, basit birkaç kelamı
Kaza ve kader denen, mükafatmı bela’mı
Kulak hem sesi tanır, hem de sesin rengini
Rüyada an asır ken, hayal yutar engini
Şu mezar taşlarının, güzeldi gözü kaşı
Şu yürüyen insanlar, herkes bir mezar taşı
İçkiye ve kumara, feda ettin yaşamı
Şu mezar fakirdi de, yanındaki paşamı?
Gör ki hepsi yanyana, bütün mezarlar eşit
Evveli, ahiri yok, sanki yaşları reşit
Dinle kardeşim derken, hiddete geldi bir an
Benim vücudum enkaz, benim hayatım viran
Ben beni taşımazken, taşıyamam bu yükü
Hayat ağacım soldu, artık kuruyor kökü
Bana inananlara, sanki kocaman sır’dım
Nice hayaller yıktım, nice umutlar kırdım
Onurumu yatırdım, çirkefin yatağına
Içkinin ve kumarın, saplandım batağına
Her anım bir günahtır, her günüm bir cinayet
Kurtuluşum varmı ki, bir mizan varsa şayet
Eşim çok merhametli, hâlâ beni kolluyor
Ara ara peşime bir arkadaş yolluyor
Layıkı değilmişim, ben muhterem eşime
Eğer bu gün ölürsem, it de gelmez leşime
İnanma bitmişliğin gösterdiği seraba
Bütün gücünü topla, hazırlan inkilaba
İnkiliba kalkış ki, dillere destan olsun
Sana sırtını dönen, utancında boğulsun
Görmek istemezmisin böyle muhteşem günü
Görmek istemezmisin, eşinle bir düğünü
Benden ayrıldığında, fecrisadık’tan önce
Zaten ezan okundu tam köşeyi dönünce
Öyle bitkin gitti ki, kendi canından yitmiş
Ben farklı düşünürken, meğer camiye gitmiş
Samimi bir tövbenin, sığınmış limanına
ALLAH hidayet eder, samimi pişmanına
Üç ay sonra aynı yer, aynı bank’a oturdum.
Geçirdiğim ömrümün seyrine dalıp durdum
Bir selam parçaladı, hayaller kervanımı
Omuzuma inen el, yok etti devranımı
Tam karşıma dikildi izbandut gibi biri
Ne işi olurdu ki, ne yapacak fakiri
Beni tanımadınmı? İyi bak arkadaşım
Ben sana bıçak çeken o gece ki ayaşım
Başını dizlerime, koyup biraz ağladı
Sanki kızgın bir şiş ti, yüreğimi dağladı
Ve sonra sağ cebinden mushafını çıkardı
Yönelmişti rabbine, artık bir tövbekar dı
5.0
100% (11)