10
Yorum
35
Beğeni
5,0
Puan
439
Okunma

Bir gün gelir, bir mezarın karşısında durursan
Ya canın gitmiştir elden, bir tabut içindesin
Veya ziyarete geldin, derin bir hüzündesin
İyi düşün, ibretle bak, bu topraktan mezara
Ya nurdan bir saray olur, ya bir çukur kapkara...
Yolum düştü bugün, bir kabristana
Mezarı ateşle dolanlar gördüm.
Kimi imanını satmış şeytana
Geçmeyen kederler, elemler gördüm.
Otağını kurmuş cennet bağına
Huriler oturmuş sağ ve soluna
Neler bahşeylemiş Mevlâ’m kuluna
Cennet bahçesinde gülenler gördüm.
Bir avuç toprağı aldım elime
Meğer ait imiş genç bir geline
Beyazlar düşmemiş saçın teline
Muratları yarım kalanlar gördüm.
Yeter ki bir defa görmeyi versin
Hoşuna gideni yiyordu nefsin
Dedim, neden böyle feryat edersin
Başını topuzla bölenler gördüm.
Diyordun ki ye iç, eğlen, gez ve yat
Ölmeden dünyanın keyfini çıkart
Hani bu dünyada yok idi hayat
Defteri sol yandan, alanlar gördüm.
Sahibinden haber verir nebatlar
Diken olup biter, asık suratlar
Kimi mezarlarda sararmış otlar
Daha gonca iken solanlar gördüm
Son durağın mezar, son bineğin sal
Düşünsen dizin de kalır mı mecâl?
Ey günahkar nefsim, gör ve ibret al
Gül yüzleri yiyen yılanlar gördüm.
Belki de sendedir ecel sırası
Hazır mı cebinde bilet parası?
İnecek var, o son durak burası
Sorgu, sual için gelenler gördüm.
Yeni getirilmiş yorgun bir yolcu
Karşısında iki sual sorucu
Sınavı kaybetmiş, sebep kul borcu
Saçını, başını yolanlar gördüm.
Ölüm çok yakındır sanma ırakta
Ya evinde gelir, yahut sokakta
Belki son lokması durur tabakta
ölümden habersiz, ölenler gördüm
Dedim, akşam oldu eve gideyim
Günahkârım hemen tövbe edeyim
Kalkmaya çalıştım, dedim: Nerdeyim?
Eyvah geç kalmışım, ne çabuk öldüm...
Nûriye Akyol
Görsel alıntıdır.
5.0
100% (21)