3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1567
Okunma
Üç Destekli Düşler
Çocuk yüzlü, çocuk gülüşlü bir adam belirir
Mum ışığı aydınlığında,
seyre dalar sessizliğinin geçiştirilmiş çığlıklarını…
Kırağı düşer gönlümün, sana ait kasrına
Dizlerimin üstüne vurur ellerim
Ömrüme koymak istemediğim “keşke” ler dökülür avuçlarıma
Acır düştüğü yerler,
yakar değdiğinde
naylon ateşidir her bir keşkem ömrümde.
İzidir görünmeyen,
Görebileni az olan gönlümde.
Taştan, yada değil.
ıssız sokak başlarından birinde
gelenin gidenin hararetini dindirmek üzere orada olan
fark etmeye susamışın fark ettiği çeşme, hayrat yaşamımla özdeş duran.
Bıyık altı sırıtmalarla bakan
sabit, mecburi sabahın tezek kokulu
döl tutmaz gebe kalmaz “tik tak” ları
“koşmak istiyorum sevgilim koşmak, kafamı kırarcasına koşmak”
Bildin mi ballim bu dizeleri ?
Koştun mu,
Hınca hınç yalnızlık dolu metro merdivenlerini,
hem yanıp, hem titredin mi.
Çıkışınla nefesini kesen rüzgarı içine çekip
soğuk bir bıçak darbesini anımsatan,
ürperten duygularını son nefesini çekercesine
doldurup ciğerlerini çatlatırcasına, içinde büyüttüklerinle kaynatıp,
hınç ile ateş kızılı gözlerinden fırlattın mı durup.
Bilinmezsin,
ne sesin duyulur ne cismin görülür
ömrünün o anının tek beyazı üzerinde kalır topuklarının izleri
ve sıkılı avuçlarında kanayan tırnak izlerin,
şahitlik eder alınan iç kemiren karara…
“kıpırdamaz yaprak sebepsiz” dendi
aaahh ların biriktiği dudaklarda
“fikrimin ince gülü”
ilk duyulan ritmi oldu, yürek atışlarını anlatan
Bak gene ahhh var dudaklarımda
Hadi, gülmek için yaratılmış gül yüzünü sür yüzüme de
günümü, dünümü, taaa ki son günümü kuşatsın güzelliklerin
Bulut bulut ak sinene göm beni
sormasın imam efendi
nasıl bilirdiniz, nasıl bilirdiniz, nasıl bilirdiniz deyi
kim neyi bilir ki de sorulur bu soru bilmem.
Ey yar,
sinen durgun bir su
yüzüm düşsün sinene,
sen sinene sor beni
Üç destekli düşlerde andım seni
Bakkal Mevlüt ağabeyin küçük kızının, kocaman gülümseyen gamzeli yanaklarıyla
_ başka bir şey ister misin amca
deyişini izlerken balkonumun kenarında
ve
her seher mahallenin temizlik işçisinin sokağın sonunda oturan,
bir türlü içini açamadığı utancından,
sevgilisini gördüğünde yaptığı işe aldırmadan muhteşem bir ifade takınıp kaşını kaldırıp gülümsemesini izlerken penceremde,
“Dila Hanım” izlenir
henüz keşfedilmemiş sinema salonunda
gene düşler kurulur kelepçeli eller açılır göğün yüzüne
ayyuka çıkar seslenişler
an gelir gizli gizli yakarışlar.
Sadık kalamamış damlalar dolar gözlere o an fark edersin sevgilinin burnunu direğinin sızladığını terk eder damlalar gözünü,
süzülür önce yanağına ve gamzeni yarar, kıvrılarak sinene düşer sıcacık.
sevgili bildin mi ?
hep üç destekli düşler kurdum olan bitenin ardından
BAŞIM, SOL KOLUM, SAĞ KOLUM
L a M a Z a