1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
425
Okunma
(Yusuf El Horasani)
Horasandan hac için, yüz kişilik kafile
Duayla uğurlandı, zaman kısa-yol çile.
Başlarında Alp-eren, Yesevi Ocağından
Hizmet için çalışan pirlerin kucağından.
Meşakkatle-aşk ile, Azerbaycan aşıldı
Coşup deli sel gibi, Erzincan’a taşıldı.
Kış ağırdı doğuda, çok çetin geçiyordu
Yusuf ile geceler sohbeti seçiyordu.
Bir gece rüyasından Resulullah seslendi;
‘’Hüsamettin orduyla Ilgazlara yaslandı
Derhal hacdan vazgeçip Kastamonumuza koş
Çoban Beyle birleşip, hizmet ederekten coş.’’
Tereddütler yaşadı, nefsine perde ördü
Yedi gece peş peşe aynı rüyayı gördü.
Bir karar vermeliydi, dostlarına danıştı
Onların oluruyla serhat ile tanıştı.
Besmeleyle yiğidim kır atına atladı
Geçtiği şehirlerden, atla deve topladı.
Deveden sürüleri kattı hemen önüne
İlerde şan katacak, ‘’deve’’ onun ününe.
Kervanıyla erenler, Kastamonu’ya aktı
Şehrin doğu ucuna ocak ateşi yaktı.
Demirciydi mesleği, nefis adımlar attı
Orduya yeni baştan modern pusat kuşattı.
Sene bin iki yüz dört, mevsiminde güzüydü
Hücum emrini veren; ata Bey’in sözüydü.
Sipahi aktı sanki şehrimin kalasına
Fetetmek nasip oldu Selçuklu balasına.
Beyim altta kalır mı? Bakmadı hiç yaşına
Getirdi Yusuf’umu hazinenin başına.
Uzun yıllar hizmette, ünü beyliği aştı
Ömür hitam bulunca, sahibine ulaştı.
Kabri ‘’Deveciler’’ de, uyanıktır yatıyor
Müslüman Türklük için, kalbi hala atıyor.
İsmail SÜKLÜM
5.0
100% (3)