9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1223
Okunma
bir zamanlar
bakır çalığı akşamlarda
hüzne dönerdi yelkovan
tutuştururken ateşi
demlerdi uykusuzluğu gözlerim
yudum yudum içtiğim yalnızlığımda
bilirdim ki tek hasretim
yanında olamadığım
bilirdim,
uzaklarda bir yerlerdedir,
dokunamadığım
yitik umutlarla
dudaklarım hasrete gem vurduğunda
aklıma düşerdin
yürekte bir kıvılcım olurdu gülüşlerin
dinlerdim
ağlayışlarını düşlerin
sen şarap rengi şafakların
sarhoş gün doğumunun yorgunluğunda,
umutların soğukluğunda
dururdun.
ne zaman dokunacak olsam,
buğulu camlar ardında
hep kaybolurdun
sen, sıcak bir yok oluşun içinde
asalı sevdayı ölümün duvarına
yokluğunda çoğalttım sesini
oysa yüreğinin soğuğu
alıp gitti seni
dalgaların en büyüğü
hani gittin ya
o lavlara dönen yokluğunda
anılara sıkılan bir yumrukla
senden yana ve varsa yüreğimde
yaktım
ateşi sana
külleri bana bıraktım
avuçlarımda bir sevda...