1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
527
Okunma

Şifrelenmişti sancılar
İç yakıyordu karanlığın kini
Cennetin bir köşesinde
Sarı hırkalı bir kadın yürüyordu dalgalı saçlarıyla
Uzun bir yolculuğun ardından
Sırlı bulutların hünerlerinden doğmuştu aydınlığın sesi
Ama bir türlü ölçülememişti rüzgarın kuvveti
Çıldırmıştı zaman...
Antik kentin bir köy evinde
Hatırı sayılır insanların
Şaşkın bakışlarında sıkışıp kalmıştı arzular
Kızgın ateşin dumanı sarıvermişti herbir yanı.
Ruhlar yorgun
Bedenler dirençsizdi...
Duman başını alıp gitmişçesine
Durmadan uzuyordu mesafeler.
Gecenin demine doğru ilerlerken
Bir bir sönüyordu meşaleler.
Habire çıkmaz sokaklar beliriyor
Ateşten gömlek giymiş
Hasrete meyil vermiş kurallarla
Sorguya çekilmişti aşklar.
Zifiri karanlığın arasından
Güzel saçlarıyla herkesi büyüleyen kadın çıkagelmişti atıyla.
Güzelliğinin verdiği azimle dört nala koşar gibi kendine güvenmiş
Annesinin endamını giyinivermişti üstüne.
Hazanın gizeminde bir adamla tanışmış
Sevgi dilli yıldızlar iki yüreğin adını taşımış
Ama cennetin bir köşesinden öteye varamamıştı ayakları.
Böylece yitip gitmiş
Ve kaybolmuştu tüm zamanların deha aşkı...
Mehmet Öksüz
5.0
100% (3)