Duyarlısın, üzgünsün, anne yüreğin bu vahşeti kaldıramayacak kadar zayıf...

Son'uç başlığı hakkında bir iki kelâm etmek istedim:

Tüm savaşların, toplu katliamların sonucunu insanlık defalarca görmüştür canım.
Sonuç: Yeni yeni ölüm makinaları, kimyasal, biyolojik silah icat edenler; bunları zayıfların, güçsüzlerin ve kendinden olmayanların üzerlerinde deneyecekler. Suçsuz, savunmasız kadınları, çocukları, yaşlıları vahşice öldürecekler. Ölmeyip geride kalanlar da, açlıktan susuzluktan, salgın hastalıklardan veya canını kurtarmak için sığınmak için gitmek istedikleri yerlere ulaşamadan, ya kıyıya vuracak cesetleri ya da sınır kapılarında, tepmelenip, aşağılanacaklar; yaşayan bir ceset haline gelecekler.

Dünyanın kan emici vampirleri, ruhsuzları, vicdansızları üç maymunu oynayıp; olanları görmeyecekler, duymayacaklar ve yangına benzinle gitmek için yarışarak, zalimin yanında olacaklar, katliama seyirci kalıp "insan hakları" yalanlarını sadece kendinden olanlar için ağızlarına sakız yapmaya devam edecekler.

Ya müslüman alemi ne yapacak: yeşil yeşil dolarlarlarla kandırılıp, iki yüzlü renkten renge giren bukelamunlar gibi, zalimlere ses edemeyip, "Yarabbi ebabilleri gönder" diye dua edecekler.

Elin oğlu havayı, suyu karayı en modern silahlarla donatmış, ilimle bilimle gücüne güç katıp, zengin kaynakları olan akılsız devletleri yıllarca sömürmüş, havada binlerce mekanik ebabiller, üzerlerine gelecek her füzeyi havada imha eden sistemler, atom bombaları, dağları delecek toplar, tanklar üretmiş. Arap yalellileri de petrol paraları ile, altın tuvaletlere sıçan; ferrari. porşe arabaları, milyarlık özel uçakları olan ve onların kuklası olan krallar yetiştirmişlerdir.

Bizimkiler ne yapmış; aman seçim, aman koltuk, yandaş mandaş, bize oy vermeyenler tü kaka, vatan haini, terörist diye diye kendi içinde bile birbirlerini ötekileştirmek, dışlamakla mangalda kül bırakmamışlar.

Baksana buralarda bile yedi yirmidört boş işlerle uğraşan;
o şiir güzel bu şiir güzel diye, daldan dala atlayan sünepe insancıklar, sabah akşam sosyal medyada lak lak eden, gündeme göre sahte gözyaşları döken,
"aman sen duyarlısın, yok öbürü daha duyarlı" gibi yapmacık yorumlarla birbirleri övme derdindeler.

Ateş düştüğü yeri yakıyor her zaman sevgili... İçinde insan sevgisi olanların o ateşi elleri kolları bağlı izlemekten fazla da bir şey yapamıyorlar.

Almanya'da olduğu gibi; "bu vahşete dur deyin" diye protesto etmeye kalkışanlar bile, orantısız güçle tutuklanıp, yurt dışı edilmek isteniyor.
Bir zamanlar yahudileri cayır cayır yakıp, kemiklerinden sabun yapanlar, şimdi hep bir ağızdan "İsrail'in yanındayız" diye günah çıkartıp, mazlumların ölmesine seyirci kaldıkları gibi bir de zalimle kol kola olup, suçsuz sivillerin, çocukların öldürülmesine destek veriyorlar. Dünya işte bu
Bu kadar ikiyüzlü sahtekarların, güçlüden yana olanların, ezilenlere seyirci kalanların dünyası...
Hangi Avrupa ülkesine güveneceksin?
Son yıllarda bütün Avrupa'da yabancı düşmanı partiler, meclisleri doldurduğu gibi çoğu eyalette ikinci sıraya yerleştiler.
Ve hangi müslüman ülkeye güveneceksin ki onlar bile Türkleri kaç defa sırtından vurmuşlar.
Dünyanın neresi güvenilir ülke sevgili?

Annesin, üzülüyorsun, mazlumların acısını yüreğinde hissediyorsun.
Ben de elim kolum bağlı olarak o acıyı, senin acını hissediyorum...
Gözünü kan bürümüş caniler için, bu hislerin hiç kıymeti yok canım.
6 günde sivillere, hastane, okul, fırınlara 6 bin bomba atan dinsiz, imansız, Allah korkusu olmayan bir katil sürüsü var.

Ve onlar bu yazılanları okumuyorlar bile. O lanet yaratıklar küfre bile değmezler!
Biz bize üzülüp, üzüldüğümüzle kalıyoruz sevgili...

Allah, bu kan emici vampirlerlerden dünyadaki tüm mazlumları, çoçukları, suçsuz insanları korusun demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.

Huzurlu günlerin olsun canım.
Sevgimle...