İçimdeki Yakamoz
uzunca bir ömrün büyükçe dertlerinden uzakta gözlerine aslı kalmıştı sevgi dilli hikayelerim içimdeki yakamozla köşe bucak kaçışlardan göç etmişken
üstüme fışkıran damlalara aldırmadan rüzgâr savuruyordu beni yerden yere ansızın bir gün ışıklar göklerde ışıldamış ama mavili yıldızlarla bir bütün olup rengârenk gizemini koruyamamıştı o esrik gecenin mevsiminden akmıştı buzullar nefes almayı başarmış hayata tutunmayı bilmiştim kanadı kırıktı sözlerin karne derecesi yoksuldu o vakitten sonra içime dert etmiştim her şeyi denizin ışıltısından esen poyrazdan hiç medet ummayan insanlar kuşatmıştı evreni sevgi kokulu diyarlar delip geçmişti kurşuni sabahlarımı vuslata beş adım kala geçiyordu zamanlarım herkesten kaçmak istercesine aşkın ağrılarını içime doğru çekiyor aşkı dudaklarımda dirhem dirhem hissediyor sana kendimi adıyor buğulu camlara sana olan sevgimin büyüklüğünü çizerek ağırlığın kadar seni sevmeye ant içiyordum içimdeki yakamozla papatya kokulu gülücüklerimi akıttım senli zamanlara ruhuna vardım yüreğine sığındım seni önemsemeyen el üstünde tutmayan ve hep kibirli olan insanlarla işin nedir diye haykıran canına hemen pencereni aç benli bir tutam nefes çek içine diyerek aşkın nağmelerini fısıldayarak aramızdaki fırtınalı günleri yok ettim sarıp sarmaladım seni hiç bırakmamak üzere Mehmet ÖKSÜZ |