42
Yorum
69
Beğeni
5,0
Puan
2349
Okunma

kahreden naçar bir olgudur
her bir şeyinden de firak kalmak
kabus gibi biner biçare insanların sırtına
tek tek ampulü söner umut ışıklarının
gönül hiçliğin hüsranlarını tadarken
donmaması ne mümkün iç isyanlarının
elleri kolları da sanki de kelepçeli
iç çekişlerinde ovuşturup dururken bilekleri
beli iki büklüm bükük yaşlılar gibi
bir türlü doğrulamaz köreltilmiş nasipleri
sarıp ta durur sancılı bedenlerini
ilelebet kış ayazında donmuş bir ceset gibi
yoklamadan bırakmaz ki bahtsızlık
hayatları taşınamaz bir yüktür
içten içe kanayan beklentiler yerlerde sel sefil
her gün ayrı bir derttir bitmek bilmeyen çileleri ile
duman tütmeyen bacaları da
ilgisizlikten çökmekte
katıksız hiç çekilmez ki kahır yüklü yalnızlık
kapı tokmakları bile işlevsizlikten suskunlukta
çoluk çocuk sesine hasrettir yıllar
bir tas çorbaya bile hanım eli değmez mi
bulaşıkları dahi temassızlıktan isyanlarda
dop dolu gözlerinin bile içler acısıdır ıssızlığı
yüreklerinde zehir zıkkım olup tıkanır
firakın nankör vefasızlığı
çaresizlik tüter bedenlerinden
gıpta ile baktıkça mutlu ailelere
hele ki çocuk
kökü kurutulan bir ağaç gibi
bir gün dahi dal budak salıp yeşeremiyor
çoraklaşmış bedenlerden
biçarelik bu ya hamur gibi yoğurur
koruyup ta kollayan arayıp ta soranı bile firarda
dermanlar kesiktir dizlerden
çöküşte kalkamaz bir daha düştüğü yerinden
bir kez bile gülmek istese dahi
iç acıları aman vermez kıvır kıvır kıvrandırır
bir kez düşmeye gör
umutsuzluk devinin gaddar pençelerine
yalnızlığı yorgan özlemi döşek yapıverir
o mu yaşamdan kopuvermiştir
yoksa yaşam mı ona oyun oynadı hiç belli değil
ne denli çırpınsa da kurtulamaz ki
ağır yük gibi sırtında taşıdığı talihsizliğinden
tek çare kara toprağa sımsıkı sarılı verir
mutluluk ona çıkılamaz bir labirent gibidir…
AZAP...(Kadri Atmaca) 30.09.2023
5.0
100% (57)