Görmeye, gezmeye diyarı gurbet,
Sohbet eylemeye eller güzeldi.
Kıymeti ölçülmez mücevher, servet,
Iğdır’da açılmış güller güzeldi.

Sıcağı, soğuğu, tozu da güzel,
Dillere destan şu yazı da güzel,
Kara kaş, kara göz kızı da güzel,
Bakmaya doyulmaz beller güzeldi.

Eksiği, gediği çok dersen, olsun,
Gönül ister doğru olan bulunsun,
Dilerim ağlayan gözleri gülsün,
Ağrı dağa giden yollar güzeldi.

Kıvrılarak gider han Aras nehri,
Su dolu kanallar gezerdi şehri,
Ağaçlar kurumaz, vermezdi kahrı,
Geçmişte kalan şu yıllar güzeldi.

Gezer dolaşırdık bağı, bostanı,
Hal hatrı gözlenir sağı, hastanı,
Kızlar giyinirdi güllü fistanı,
Bellere sarılan kollar güzeldi.

Yolları sakindi, sokağı dardı,
Kabına sığmayan insanı vardı,
Ektiği, sattığı, yediği kardı,
Tuzluca’dan gelen ballar güzeldi.

Heydar dağa çıkılırdı baharda,
Aralık, Süreyya çeşmesi burda,
Karasu çekildi, ekinler zorda,
Küçük Ağrı yanmış küller güzeldi.

Kekiği, nanesi, çiçeği boldur,
Küp gölü derler de bir küçük göldür,
Balıklı gölümüz var tepe yoldur,
Doğamız cennetten, diller güzeldi.

Gündüz sıcak olur, akşamı serin,
Tadına doyulmaz sabah seherin,
Iğdır’da en tatlı mevsim baharın,
Yağmurun ardından seller güzeldi.

Korhan’la sınırdır Karakoyunlu,
Hayır iş yaparlar toylu, düğünlü,
Emircan, serhatte aydınlık günlü,
Kaygısız, huzurlu haller güzeldi.
18.9.2023 Emir Şıktaş