0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
417
Okunma

Neden seyyah olmuş kızgın kumlarda;
Mecnunu bırakın çöllere sorun…
Hangi vakit gelir beklenen durak;
Yolcuyu bırakın yollara sorun...
Gözleri tövbesiz tuzaklar kurar;
Hal-hatır dinlemez gönlümü kırar;
Nasıl uzanarak boşluğu sarar;
Kucağı bırakın kollara sorun…
Ayrılık rüzgârı estiyse eğer;
Selamı – sabahı kestiyse eğer;
Kahrından habersiz sustuysa eğer;
Bülbülü bırakın güllere sorun…
Ne vakit neşeyle bir kere güldü;
Ne vakit kalbini ikiye böldü;
Kaç kere dirildi kaç kere öldü;
Ateşi bırakın küllere sorun…
Kim yakar sitemle aşkın şehrini;
Kim içer neşeyle özlem zehrini;
Sözlerin ahını, sazın kahrını;
Mızrabı bırakın tellere sorun…
Her gece bir mezar kazdıklarını;
Zamanlı – zamansız yazdıklarını;
Tutarken küfredip, kızdıklarını;
Kalemi bırakın ellere sorun…
Hayali ansızın kapıya vurur;
Yıkılan düşleri kâğıtlar görür;
Hangi heceleri saklayıp durur;
Kelamı bırakın dillere sorun…
Ali ALTINLI – 15.09.2023
Saat: 16:46
5.0
100% (2)