nevrotik düşüncelere bağdaş kurmuş
gecenin kirpiklerinde ip atlatıyorum
bırak dağınık kalsın ortalık
sus vurulmuş ağzımın bakracında
gidenlerin yasını mayalıyorum

jeopolitik riskler taşıyor kalbim
bu yüzden yüreğim hep ağzımda
dilim ağıda yatmış, damağıma sürgü
yutkunmalarım şarjör
ve fecaatim namlu içime

yüreğimden fay hattı geçiyor
yeni bir aşk için imara uygun değilim
ama çok ısrar edersen…
gecekondu ya da kalbine
yasak bir kat çıkabilirim
seçimler yakın…
imar affından yararlanır,
yeni bir ölüme aralanırız

sorma adımı…
çıktığım enkazda kaldı kimliğim
yaşadığıma kanıt ararken
toplu bir mezara gömüldüğümü öğrendim
endişe etme
yine de müteahhitlik yapabilirim

uzmanlara göre Kahramanmaraşlıyım
tahminlere göre Malatya da olabilir
yüzümdeki lahit Hatay’dan diyorlar
velakin…
yaman bir ölümden doğduğum için
Adıyaman diye sesleniyorlar

suç ortaklarım belli
Kilis, Diyarbakır,
Şanlıurfa, Gaziantep,
Osmaniye, Adana ile cürüm işledim

sonuç hep aynı
kader diyerek geçelim…
felaket hırkasını giydirip ihmallerimize
en kısa zamanda yolumuza devam edelim
kimse umursamıyor nasılsa
arşivlerde istatistiksel veri
Gölcük’ten beri tüm yıkımların
devlet utancıyım…

acım anlaşılmasın diye
arada bir yutkunup,
içimin avlusunda volta atıyorum
nasılsın diye sorma
nefes alıyorsam, yaşıyorum

şükret diyorlar, ediyorum
hatta her defasında şükürle ölüyorum

gıyabında selası okunanların
yasını taşıyan mirasçıyım
zapta geç ey Rab!
gözlerimde hala toz bulutu
kulaklarımda çığlıklar
ve avuçlarımda sevdiğimin saçları

babamı cenetten bir köşede kaybettim
annemin dualı avuçlarını yitirdim
bak görüyor musun?
aha orada…
molozların arasında duruyor
kız kardeşimin gelinliği
onu da ölümle evlendirdim

hangisini anlatayım azizim?
bir baba taş kesilmiş
enkazdaki kızının elinden tutuyor
sütten kesilmemiş sabiler
annelerinin göğsünde ölüme kundaklanıyor
aklımdan çıkaramıyorum o görüntüleri
beynimden silemiyorum
kulaklarımı sağır eden o sesleri…

bana yeni kentler inşa ediyorlar
gönlümün virane yurdunda
onlarca şehir gezdim
acıma tarif bulamadım
kalabalıklarla giydiremedim yalnızlığımı
içimi ısıtan bir yüz göremedim
başın sağolsun diyorlar
sahi başım nerede benim?

21.08.2023 / yelkovan deprem saatine vardığı vakit.