1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
278
Okunma
YOL
Yusuf Yılmaz
Yolda giderken
Toprak ve çiçek kokusu vurdu burnuma!
Her gün dört duvar arasında
Başını kah pamuklu yastıktan
Kah mutfaktaki leziz yemeklerden kaldırıpta
Yollara bakamadım
Akşam perdeyi kapatıp
Sabah açarken, karşımda
Hep aynı manzarayı görmekten bıktım
Sonra düşündüm
Yol hareket
Yol gurbet
Yol davet
Yol hasret...
İçim içime sığmıyor.
Çocukken okuduğum
"Yol" kitabının o sayfasını hatırlayıp
Kendi kendime bir isyan çıkarıp
Devrim mi yapmalıyım?
Dağları evi,
Taşlar yastığı,
Çimenler yatağı,
Bulutlar yorganı,
Pınarlar durağı olan
Ve her sabah
Gökyüzünü maviye boyayan
Yolunu sorduğum
Özgürlük anıtı
O mutlu çobandan...
Bu yolun sonunda
Yüksek bir kayanın üstüne oturup
Mis gibi havayı teneffüs etmek
Koyunların melemesini dinlemek
Köpeğin başını okşamak
Kuşların kanat çırpışlarını seyre dalmak...
Ahh!
Çoban kadar olamadık!
5.0
100% (1)