1
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
561
Okunma

Bir gün gel buyruğuyla düşmek için yollara
Altaylardan beliren görklü bir tuğ olaydı
Sessizliğin sesinde mühür vurup yıllara
Başımı yaslayacak yalçın bir dağ olaydı
Sıyrılırken cihânın türlü ikbâl halinden
Yeni bir ruh belirse aşk ile helâlinden
Kendimi pişirirken bülbülün kemâlinden
Kenarına düşecek bahçe ve bağ olaydı
Bir asa bir hırkayla gezerken diyâr diyâr
Ne çıkar meczûp derse ardımdan bakıp ağyâr
Ararken bende beni yaz-güz ve leyl-i nehâr
Bedenim bir dergâhta eriyip yağ olaydı
Dertlerimle başbaşa halvet ederken sazım
Feleğin pençesiyle artsada sine sızım
Tevekkül silahıyla demlenirdi niyâzım
Sabır taşı incelip elimde tığ olaydı
Belki gönül köşkünde bir hakikât olurdu
Belki derdime dermân derdim beni bulurdu
Belki solgun yüzüme bir tebessüm gelirdi
Ak saçlı babam ile anam da sağ olaydı
Ne hârdan usanırdım ne candan ne de yârdan
Bir lütuf alsa idim perçemi zülfikârdan
Pir’im haber verirken muhabbet efkârından
Makberî’nin gönlünde binlerce çığ olaydı
_________Makberî