3
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
845
Okunma

Şiir dediğimiz efsunlu dünya;
Sır nedir bilmeyen şiir yazmasın…
Ayaktan, uyaktan, selam almadan;
Zor nedir bilmeyen şiir yazmasın…
Parmak uçlarında dolanır gezer;
İsterse semaya resimler çizer;
Kimi sevindirir kimini üzer;
Kalem kıymetini bilenler yazsın…
Beş çeşit şiir var beşte kafiye;
Bir güzel uğruna olduk hafiye;
Ne kartımız oldu ne de hediye;
Var nedir bilmeyen şiir yazmasın…
Temelden bozuksa neylesin kiriş;
Çözülmez muamma meçhule gidiş;
‘Ben yazdım’ demekle olmuyor bu iş;
Kelam zahmetini bilenler yazsın…
Ezgiler gezerken âşık dilinde;
Mızrabın çağrısı gönül telinde;
Kerem sofrasında Mecnun çölünde;
Kor nedir bilmeyen şiir yazmasın…
Sevdayı anlatmak tek bir sözünde;
Maharet budur ya canan yüzünde;
Gözüne bakarken yârin dizinde;
Cennete hicreti bilenler yazsın…
Karakoç’la Mihriban’ı duyarken;
Veysel ile karanlığa uyarken;
Alfabeyi çırılçıplak soyarken;
Yar nedir bilmeyen şiir yazmasın…
Bazen şah-ı şehir, bazen Ankara;
Aşk olmuş neylersin kapanmaz yara;
Birçoğu bu yüzden çekildi dara;
Sevda hikmetini bilenler yazsın…
Sahipsiz mezarın taşına yağan;
Çatılmış yüzlerin kaşına yağan;
Canandan kopanın başına yağan;
Kar nedir bilmeyen şiir yazmasın…
Hakikat ehlidir çile çekenler;
Vuslat bayrağını kalbe dikenler;
Gönül ırmağından yaşlar dökenler;
Yürek servetini bilenler yazsın…
Ali ALTINLI – 07.06.2023
Saat: 14:17
5.0
100% (6)