0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
374
Okunma

Hasretin döş yardığı günlerdeydik hepimiz.
Bir gülüşlük saadet görmedik Hüseyn Hocam.
Hep bir ucu zalimin elindeydi ipimiz.
Kör kuyudan ak güne ermedik Hüseyn Hocam .
Ne vakit ışık gördük gölge yaptı bulutlar.
Ne vakit yola çıksak ayak sürüdü atlar
Ne umut etti isek kısır kaldı umutlar.
Boylu boyuna sefa sürmedik Hüseyn Hocam.
Yaşama sevincimiz olsa ömür kısaldı
Bir avuçluk sevinci geldi birisi aldı
Ölelim desek inat etti kabir daraldı
Ne toprağı ne taşı yermedik Hüseyn Hocam
Ah biz ne ilmeklere takılmalar görmüşüz
Bir yüreğin içinde yakılmalar görmüşüz
Devrilmeler, düşmeler, yıkılmalar görmüşüz
Yaktılar, yıktılar da kırmadık Hüseyn Hocam
Biz ki yokluğa doğmuş gariban çocuklarız
Varlığın içindeki o yok olmuş yoklarız
Ne bir rengimiz mevcut, ne karada aklarız
Kendi baharımızdan dermedik Hüseyn Hocam.
Kimi varki bir kalbe kurulmayı öğretir
Kimi sevmeyi kimi darılmayı öğretir
Yalnızlıksa kendine sarılmayı öğretir
Vefasızlığa ödün vermedik Hüseyn Hocam
Böyle yazılmış böyle gelmiş levhi kalemden
Birse beş hisse aldık dertten, gamdan, elemden
Aha geldik gideriz yalan dünya alemden
Dünya üstüne dünya kurmadık Hüseyn Hocam
-----------Cenneti de biliriz bağ ile bostanı da
-----------Her açılan kapıdan girmedik Hüseyn Hocam
Dursun Ali Sağlam
Taşkent Özbekistan
26/05/2023
5.0
100% (1)