Keçi, çok kıymetlidir bizim memlekette.
Küçükbaş hayvancılıkta davarcılık ön sırada yer alır.
K. Maraş Dondurması keçi sütünden ve dağ saleplerinden yapılır.
Dolayısıyla ben de çok severim keçileri.
Çocukken bir oğlağım vardı flik cinsinden, bembeyaz. Adını Tülüş koydum. Ben ortaokula başlayacakken babam satmak üzere Tülüş’ü evden alıp götürdü. Hüngür hüngür ağladım. Babam bizim sokaktan ayrılana kadar çocuklar babamın peşine takılmış:
Emmi bu keçiye nasıl kıyıp da satacaksın demişler. Babam çarşıya indikten sonra Tülüş’e müşteri olanlar çıkmış ama babacığım düşünüp taşındıktan sonra satmaktan vazgeçmiş. Elin çocukları bile satmamı istemezken Nurgül kahrolur, yemeden içmeden kesilir diyerek satmayıp geri eve getirmişti. Yaklaşık on yıldan fazla yaşadı. Sekiz tane yavrusu oldu. Hepsi de o kadar akıllı ve evcildiler ki…
İsimlerini ayrı ayrı biliyorlar ve hep benimle vakit geçiriyorları. Konuşurdum onlarla.
Keçiler tirindiz ( titiz ve temiz) hayvanlardır. Her otu yemezler. Yerden ve tepelenmiş otları da yemezler. Hatta ağaçların en alt sıradaki dallarına da dokunulduğu için tercih etmezler. Ön ayakları ile yükselerek üst dallardan yaprak koparırlar ve yerler.
Yani birazcık ağaçlara zararları da olmaz değil hani.
Eşim, biz nişanlı iken özel bir günde bir minik oğlak alıp hediye etmişti bana. Daha süt oğlağı. Seviyorum diye alıp getirmiş. Tabi ben geri gönderdim. Sevmek, zarar vermek değildir çünkü. Annesini emsin. Emlik oğlak kabul edemem, otuksun öyle getir demiştim.
Dişi keçinin hiç yavrulamamış gencine ‘hakına’ derdi babam.
Evet, ceylana, marala şiir yazılmıştır da keçilere pek yazıldığı görülmemiştir. Ama ben oğlağımın birine yazmıştım. Adı Garip’ti.
Avcılık Türklerin ata sporudur ve dahi ilk geçim kaynaklarından biridir. Bu yüzden avlanma hiç olmasın diyemem tabi. Ama muhakkak kontrollü ve kurallara uyarak avlanılmalıdır. En azından hiç bir canlının nesli tüketilmemelidir.
Her canlının yaşama ve neslini devam ettirme hakkı vardır.
Amma avcılık da hayatın kaçınılmaz bir gerçeğidir öte yandan.
İnsanlar avlanmasalar dahi hayvanlar alemi de yine avlanarak beslenmektedir.
Ve tükettiğimiz onca etler…
Kullandığımız deri eşyalar, postlar vs
Kurallar dahilinde yapılan avlanma canlıların soylarını tüketmez lakin yasak avlanmalar gaddarlıktan ve cinayetten başka bir şey değildir.
Duyarlı yüreğinizi yürekten kutluyorum Değerli Osman Bey kardeşim.
Farkındalık oluşturduğunuz için takdir ve teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Saygı ile…

Keşke biz anlasak da çare olsak hocam. Ki ben bir oğlak burcu olarak keçileri çok severim neşeli ve eğlencelidirler, aslında onları vurup öldürmek yerine kurtarıp daha da çoğaltmalarını sağlamalıyız bugüne kadar pek bilmiyorduk belki ama şimdi keçi sütünün faydalarını saymakla bitiremeyiz. Her canlının biz insanlara ihtiyacı var yok etmek için değil tabii koruyup kollamak için ama bunu anlayacak kaç düşünceli insan var?..
Evet hocam çok güzel bir konuya değinmişsiniz inanın şiiri okurken çok hüzünlendim bugün evladına kıyamayan, başka bir canlıya nasıl kıyar onların da biz gibi yavruları var insan biraz empati yapar ve bir de bu şekilde bakar o zaman bu kötülüklerin, caniliklerin sanıyorum biri olmazdı...
Duyarlı yüreğinize ve nahif kaleminize gönülden teşekkürler ediyorum...
Her daim sonsuz saygı ve selamlarımla...

Avcı ile balıkçının evi viran olurmuş eninde sonunda derler.Ne yavrusuna ne yumurtasına acırlar.Soyunu sopunu keserlerse canlıların korksunlar Allah'tan.Herkesin peşine bekçi takılamayacağı için vicdanlar haksızlığın bekçisi olmalı.Aksi takdirde hasret bırakılan her can hasret bırakan zalimleri de sevdiklerine hasret koyacağı tabidir.Duyarlı yüreği -Usta kalemi selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.