2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
462
Okunma

büyük yeğenim ile karanlıkta
onlara giderken aklıma geldi
geçmişime yandım,
teşekkür ettim babama
“babam yollamasa da
köyde kalsaydım,
haso, hüso, muso..
hizmetlerine amade olacaktı Hacının İso..”
…
“kimbilir başıma ne çorap örerlerdi”
!
Kara Mustafanın kızanı olacaktım
ay-aydın yol belli
şükrettim..
şükür; dedim
yok o, yok bu, olmadı şu
belki de hastalığı değil de
tam olarak buydu
babamın asıl korkusu
“Haso-Hüso
ve Muso
bu çete
babam bunlar yüzünden göndermiş beni
bir uçtan bir uca Hisarköy’e
.
yok ana-baba hasreti
yok kardeşlerim
akrabalarım yeğenlerim
yapayalnızlığım!
babam beni evlatlık göndermiş,
arayıp sormamış-ilgilenmemiş
şikayet etmekten vaz geçtim
hem de hemen o dakika..
meğer şükredecek ne çok şeyimiz varmış..
bu güne kadar aklıma bile gelmeyen
bin türlü beladan yırtmışız da..
haberimiz olmamış..
.
bunca olandan bitenden
o çocuk aklımla
isyanlardaydım babama
kendi kendime ne etmişim ben!
kahrettiklerimin hepsinden tövbe ettim..
başıma ne dertler açabilirlerdi
Mustafa abeyin asıl derdi “çömez”i
babam yollamasaymış Hisarköye
çömezlik başımdan gitmezdi..
nişanlısı, teyzesinin Elife
hele de hele Yeter Gelin’e
etmediğini koymayan Kara Mustafa
hatırlıyorum da bana
neler ederdi
neler etmezdi
.
aynı cehendemi bana yaşatırlardı..
“…..Ismail Kardeşim..”
geç sen bunu bir kere
şükrettim kaderime
sebep olanlara
Fatihalar okudum hepsine ayrı ayrı
cümle geçmişlerime
dualar etdim hayatta olanlara
bu yaşta öğreneceğimiz ne çok şey varmış
insan yaşadıkça
duydukça
hasretine kavuştukça
neler neler anlarmış!
.
“vay başımıza gelmeyenler”
“vay yaşamadım diyenler”
“dur daha başımıza neler gelecek
ne yeller esecek!”
5.0
100% (4)