4
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
477
Okunma
Bin asır zaman önceydi
uyanmıştı ebabil kuşları
insan oğlu dalmıştı düşe
kopardılar bin lahza çığlığında
göğüs kafesinin soluğunu
bekliyordu maharetli eller
kapı ardında sessizce
geçiyordu karanlığın halkalarından
aynalar teni terine soyunmuş
iplerini geçiriyordu kapısından dünyanın
iğne ucundaki mum asılıydı uzun saçlarına
göz kapaklarında soluklanıyordu diriliş
yoğuruyorlardı dişlerinde kanlı çivileri
sesleri ile sağır eden çığlıkları
dünyanın zarını yırtıyordu
yer çatırdamaya gök ağlamaya başladı
sancılı elleri topraktan göğe uzanıyordu
insan oğlu hala düşteydi
mühürlenmişti paslı kilitlerle gözleri
dikildi ağızları son bir nefesle
ve evren ve varlık isimsiz bir dünya doğurdu.
5.0
100% (4)