17
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2336
Okunma

prangalara vurduğun alevlere düşmüş sevda
göl ortasında süzülen bir kuğu misali
ve gözlerinde yaşlar
çiseleyen yağmur altında bir güz sabahı
resimlerde pastel bir renk…hep
ve tekdüze bir gidişat seyrediyor önümde
solgun mavilerde batıyor sönmeye tutarken güneş
eski bir şarkının ilk dizeleri haykırıyor odamda
“beni öyle çok öp ki”
nadide bir çiçeğin kuruyan goncaları
dökülüyor boynu bükük
ölüyor yığınlarım her yaprağında
saatlerde kimsesizliğin tik-tak’ları
sağır ederken kulakları
ıssız kapıda yine sensizliğin izleri
eteklerinde uçurduğun uçurtmaların kaybettiği dağ
deliniyor gizlice herkesten…faili belirsiz (mi)
riyakar bir yıldız kayıyor elimizden
ve içimizde dayanılmaz bir sancı
sinema perdelerinde akıyor yazılar
söyle artık sona ne kaldı
isimsiz kahramanıydın öykülerin
nilüfer kokulu bir güzellikti içindeki
kırılıyor camlar birbiri ardına şimdi
hiçbir şey yok artık saklanacak
ve yırtıyorlar karanlığımdaki gizi
bitişlerin başlangıcına vurduğun yüreklerde
sızlıyor hüzünlü şarkıların ıslak nağmeleri
söz bitiyor kelimelerin hançerlerle vurulduğu yerde
sökün ediyor eğreti şarkı/cılar penceremden içeri
bizim melodimiz terk ederken her şeyimizi
ve sen
gidiyorsun
kanatarak kızıla düşürdüğün günlerle
sefil ve orta malı yalnızlığın
atıp da koynuna…bizi
yayılıyor solgunluğu masamdaki eski fotoğrafın
ruhumdan süzülerek içeri
ve hep o şarkının tınısı
bekliyor çekmecemde seni
“beni öyle çok öp ki”
Atilla Güler
Besame Mucho
5.0
100% (1)