0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
313
Okunma
Kül rengi bir boşlukta
Buğulu bir hüzün zamanının ardıydı.
Öylesine koparıyordun
Takvim kanatlarını.
Hayat ırmağın
İstediğin gibi akmasa da,
Yüreğimizin yüzüne akıyordu
Gece gündüz
Sürekli akmaya yazgılıyken
Sırlı akışın
Güneşten tebessüm beklenilen
Hasretin bol
Kavuşmanın zor olduğu
Yokluğun baharında
Buz yanığı
İki derin keder
İki hayat arası
İki teklifsiz kabuldü aslında
Bu asırlık randevu
Belce kadın,
Çilenin mihmandarı
Maziden süzülen gözyaşlarıyla
Avucunda ızdırabı bulan
Merhemini yarasında arayan
Biri yetim diğeri ufku yetim.
Ömrümüze dokunan ellerle
Yelken açtın yeryüzünün kirpiğine
Kırıldığın yerden çiçek açarak
Bekleyiş goncalarına gül oldun
Cennet ırmakları misali
Mevsimler değiştirirken
Gözlerindeki iklimi
Yürek yükün
Saklı közün
Bahar kokan
Bad-ı saba’ ya bırakmış yerini
Dilimin defterinde
Sevginin özüyle
“Yaşamak gibisi yok bundan böyle”
5.0
100% (5)