9
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
610
Okunma
Mahpus hane günlüğü öyle yoğun ki işler
Bilseler vakit yetmez, zaman geçmez diyenler
Sabah namazı başlar kuran tesbih zikirler
Huşu ile kılınır sonra Kuşluk namazı
Sayım vakti gardiyan hızla kapıyı açar
Nur yüzlü nur alınlar bir bir hizaya geçer
Sayım verilir sonra toplanır üçer beşer
Buruk olsada kalpler tatlı olur sohbetler
Birazcık istirahat on on iki arası
Karavanalar gelir başlar yemek molası
Müezzin ezan okur gelir namaz sırası
Namazın arkasından herkes kurana geçer
Kimi bir kimi iki kimisi beş cüz okur
Okunan cüzler ile her gün bir hatim olur
Öyle meşgul beyinler kuran ile doludur
Bu yoğunluk içinde ikindi vakti olur
Davudi bir ses ile müezzin ezan okur
Sonra bütün mahkumlar toplu namaza durur
Ve namazın ardından tesbihatlar okunur
Tesbihat sırasında bütün kalpler bir olur
Namazın arkasından neşeli sohbet başlar
Kadere razı herkes suçlu değildir başlar
Bu yüzden daima dik asla eğilmez başlar
Tatlı dil gülerdir yüz kalpler yüzlere vurur
Ardından akşam vakti sayım var hizaya gir
Gardiyan sayım yapar kapılar kilitlenir
Ezan ile birlikte akşam namazı gelir
Huzurludur cemaat toplu namaza durur
Sonra yemek vaktidir bereketli sofralar
Hep birlikte lezzetle yemeğe kaşık sallar
Yemeğin arkasından yapılan o dualar
O daracık mekanlar sanılır saray olur.
Gardiyan dahi şaşkın ne ah var ne inilti
Mazgallardan hisseder gelen tatlı esinti
Gül kokusu yaymakta yorgun bir akşam vakti
Bu hali seyredenler orda Yusuf’u bulur.
Bireysel zaman başlar herkes kendi halinde
Kiminde kağıt kalem kimi metup elinde
Herkesin boynu bükük nemli yaş var gözlerde
Biraz daha gamlanır onlar bu saatlerde.
Sonra yatsı ezanı ferahlatır kalpleri
Taktiri ilahiye bağlarlar sebepleri
Namazları işaret, duru şehadetleri.
Sadece Allah’a dır bütün şikayetleri
Namazdan sonra başlar toplu hatim duası
Kalplerinde tek nüve sade Allah rızası
Ne makam var ne mansıp, yüzler nurlar aynası
Daracık koğuş olmuş sanki cennet sahrası
Şu yazdığım manzara bir mahkumun dilinden
Anlatırken yağmur gibi yaş akar gözlerinden
Suçum aynı değildi fakat verildim sehven
Ben eli kanlı katil, bu nurlu yüzler neden
Girerken çok tedirgin halde girdim koğuşa
Kendimi hazırladım şeytani bir savaşa
Bir iki beş gün on gün geçti sinsi uğraşla
Ve sohbetim başladı tertemiz arkadaşla
Ne bana sırt döndüler ne beni irdediler
O temiz kalplerini gülerek gösterdiler
Huzur içinde geçti o up uzun geceler
Ve nihayet silindi gitti tüm bilmeceler
Ben ki kanlı katilken suçuma bakmadılar
Kaç defa denedimse hiçte aldatmadılar.
Ben onlardan razıyım çıktığımda koğuştan
Sandım selam getirdiler Hazreti Yusuf’tan..
5.0
100% (10)