1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
421
Okunma
Sabah vakti ufukta beliren kızıllık
Etrafı kapladı belli belirsiz bir aydınlık
Alaca karanlıkta koşuşturan telaşlı sözler
Belli ki yoğun bir güne hazırlanıyordu
Gidip gelen o eğri büğrü gölgeler
Yanaştı avluya iki tekerli öküz arabası
Gitmeye namzet, bir sabah namazı sonrası
Uzaklaşırken avludan tiz çığlıklar
Uzanan dut ağacı dalları arasında
Şarkılarını söylüyordu yaramaz serçeler
Hayli vakit geçti, varıldı ekin tarlasına
Güneş göz kırparken söğüt dalları arasında
Sıra tutuldu, kasket düzeltildi, tükürüklendi avuçlar
Menzile hedeflendi kendinden emin vakur bedenler
Haydi, Bismillah ile tırpan sapına kilitlenmişti eller
Bir sağa bir sola savrulan çeliğin hışırtısı
Raks ettiriyordu biçilen ekin saplarının çıtırtısını
Güneş hınzırca gülümserken tam tepeden
Belli ki mola zamanını muştuluyordu
Yorgunluktan tükenmiş o terli bedenlerden
Vakit geldi çattı, dedi dinlenmek tamam
Yetişmek gerekti çayıra, olmadan akşam
Biçilen ekinleri topladı üç bacaklı dirgenler
Bir günün yorgunluğu daha yitiyordu
Desteler arasından uçuşurken pitpıdikler.
Hasan TAŞCI
5.0
100% (3)