35
Yorum
64
Beğeni
0,0
Puan
1318
Okunma

bu şehir yaktı çıramı
ve zamanı
bilmeden bunakça geçirdim tüm yaşamımı
bu sokaklar ve bu kaldırımlar
bu ayaklardan çekmediği ne var
izi içimi tozu ise dışımı kaplar
sen biliyor musun ki
kimi zaman eskitiyorum bu zikir’ siz şehri
yıprandığı kadarda benden çektiği var
eski ben eski şehir gibiyiz bazen hatırladığımda
eski kerpiç ve ahşap evler gibi virane halde
başımda bin bir dert içimde hüzünle
tek başımayım yalnızlığımla
içimden volkanlar akıyor köşe başlarında
bilmeni de istemem
ruhum gömülü bu eskittiğim şehirde
efendilik ve mertlik kol gezerken
bıraksan beni bu eskitilmiş şehirde
ömür yeterse yüzlerce yıl kalabilirim
ama biliyorum ki senin menfaatlerin
hiç bırakmaz ki yakamı
daha da ne diyebilirim ki yeni yetme insanlar gibi
yobaz bu yeni yetme şehirler
sabah vakitleri kim var camilerdeki
iblisin zembiline hizmet eder dururlar
ve çıkarı baş tacı eder buralar
ar ve haya sokulmuş ağzı bağlı bir çuvala
Allah korkusu olmayan bir nesil yeşermekte
ve işleri güçleri edepsizce fingirdemekte
biliyor musun
menfaat ölümü de unutturmuş
bu ne olduğu belli olmayan pasaklı alemde
kim kime dumduma
kimin eli kimin cebinde hiç mi hiçte belli değil
bir demdi gelişte geçen
senden evvel ve senden sorası
sen değiştirdin tüm değerlerimi
yozlaştırıp ta durdun sevgimi ve güvenimi
kerpiç evler apartmana dönüşmeden evveldi
ar ve haya insanın içinden dışına taşardı
hak ve hakikatle yüklüydü vicdanlar
insanlık yarışındaydı vicdanlar
oysa ki biz bir kargaşaya kurşun sıkarmışız
kim vurdu ’ya gitti tüm emek ve çabalar
usumuz kapalı asılı kaldık
bir fettan güzelin o oynak gözlerinde
ömrü bozuk para gibi harcadığımdan
ne elimi böğrümden çekebildim
nede bahtıma küse bilecek bir vakit bulabildim…
AZAP...(Kadri Atmaca) 23.07.2022