7
Yorum
42
Beğeni
5,0
Puan
1136
Okunma

çoktandır ölü seslerden gam topluyorum
mezar taşlarında saklı
karıncalardan sevmeyi öğreniyorum
kargalardan gülmeyi tumturaklı
anın muktedir oluşuna mukabil
kan için de yere düşerken Habil
Kabil için de olan dem aynı demdi
üzerine kat be kat toprak kilitlendi
ilanihaye dayanmış
kaç gönül var muhasara altında yanmış
maveraya mı adanmış
ha kadın ha adammış
dil aczeder
gönül ikrar
ne mükerrer tekrar
çoktandır geçmiş bulutları yokluyorum
mavi gözyaşlarımdan
çiçeklerden hasreti kokluyorum
tohumlardan umudu
gelen fırtınanın kara sesi değil
ne de şaha kalkmış kasırga homurtusu
inceden çiseleyen yağmuru perdeleyip aradan
acının yekpare kanatları savruluyordu havadan
kuşatma o andı
saf yüreğin aleniyeti alev alev yandı
korkan insanın aklı yerle yeksan
ne kalpleri ökselenmiş ruhlar
ne gözleri perdelenmiş nurlar
ne dilleri mermer putlar
çirkef suratlar
kıbleye saplanmış mezar taşı
yoktan var an içinde
zaman dar
günler
başakta buğday tanesi kadar çok
lakin azdı tohuma yetecek kadar
ölüm toprak mayası
durur deniz kayası
korku olmuş kıyısı
gökkuşağı şavkımaz
5.0
100% (23)