2
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1002
Okunma

Ahh zâkir
Uykusuzluk nedir bilir misin sen
Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı hiç
Gözlerini tavana dikip,
saatlerce düşündüğün oldu mu hiç?
Ve bütün bir gün, belki gelir ümidiyle yollarını bekledin mi?
Gelmeyince, ölesiye ağladın mı zâkir?
Sonra çekilip en kuytusuna yalnızlıkların,
dev bir ağacın altında ölmeyi,
bir teselli aramayı ,ıssız parklarda, tenha sokaklarda,
deli divane yollara düşüp, yaşlanmış bir köpek gibi,
eskimiş bir gömlek gibi, atılmış hissettiğin oldu mu zâkir?
Sevmekten, günler,
geceler boyunca yürümekten,
yüreğin hiç yoruldu mu senin?
Sen ! yalnızlığın acısını bilir misin zâkir?
Bilir misin zâkir,
unutulmak bir hançer gibi nasıl saplanır sırtına?
İçinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtımı zâkir?
Bütün gururunu çiğneyip, sevdiğinin geçtiği yollarda,
bastığı toprakları eğilip öptün mü hiç?
Sen !
Çaresizlik nedir bilir misin zâkir?
Sen !
Yokluk nedir gördün mü?
Yanan başını duvarlara vurup vurup,
parçalamak geldimi içinden?
Sen !
Her gün bir defa daha öldün mü hiç?
Böyleyim diye ayıplama beni zâkir,
Ne olur beni ayıplama
Bir gün kendimi sonsuzluğun koynuna bırakırım,
yaralı ve yenik bir insan gibi,
sakın ola darılma!
unutma ki her seven adsız bir kahramandır.
Unutma ki insan sevebildiği kadar insandır
Unutma zâkir
Unutama
Siyam-Yasemin Akdan
5.0
100% (5)