0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
348
Okunma
KIZ KULESİ
Yusuf Yılmaz
Hikayesini bilmem ama
Adı üzerinde
Kız ve kule...
Kendimi bir kule olarak düşünürsem:
İki kız babası olarak
Biri bir omuzunda
Biri öbür omuzunda yükselir;
Başım hep diktir.
Hiç eğilmemiştir Haktan başka kimsenin önünde.
Biri Türkçeci öbürü matematikçidir.
Diyeceksiniz ki
Bir de erkek çocuğun var,
Onu nereye koyacaksın?
O Terabicçi olduğu için
Yükü ağırdır.
Ayırım yapmadan onu da
Boynuma koyarım.
Eşim gönlümde,
Torunlarım kucağımda,
Annem baş ucumda,
Dostlarım yüreğimde...
Bu yüzden
Kendimi Kız Kulesi gibi hissediyorum.
Kız kulesi İstanbulu
Dengede tutan terazinin dili gibidir.
Bir tarafinda Karadeniz,
Bir tarafinda Akdeniz,
Bir tarafı Avrupa,
Bir tarafı Anadolu.
Rüzgarı hiç durmaz,
Daima başında dalgalanan
Al bayrak hiç susmaz.
Yıldızların dili olsada konuşsa;
Kizlarıma ne nasihatler eder kimbilr?
Babanız başınızda olduğu müddetçe
Hiç korkmayin!
Gözünüzü yıldızlardan ayırmayın!
Bu Kız Kulesini bir de günbatımda
Güneş yanından geçerken görmeli;
Sanki aya nazire yaparcasına
Yüzü pembeden kızıla dönerken,
Utangaç bir kız gibidir.
Ay deyince dur orda;
Akşam olunca
Yıldızla
Kız Kulesinde buluşup
Kimbililir neler fısıldıyorlar birbirinin kulaklarına!
Bekliyorum; bir gemi yanaşıyor Kiz Kulesinin yanına;
Zannediyorum
Yolcuların kimisinin gözleri yaşlı,
Kimi Hüzünlü kimi neşeli,
bakıp bakıp
Selam veriyorlar Kız kulesine...
Yanında geçen sevgililer
Birbirlerine bakıp tebessüm ediyorlar.
İstanbula gelenler,
Kız kulesine selam vermeden geçmiyorlar.
5.0
100% (1)