0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
380
Okunma
tepeden aşağı yuvarlanarak giderdik
dar sokaklarda aşk ve şarap kokusu kimsesiz kaldırımlara sinmişti hatırlarsın
kızılelma caddesinde tanıdım seni...
türkcü hamdullah sokakta....
keşmekeş akşamüstleri üzerimize nasıl boca edilirdi öyle ....
yazda başka kışta başka ihtirasların vardı
ama bakışlarının kızıllığı kimselere benzemezdi
sent Antuan’da mum yakmıştım
1996 yılı aralığıydı
bana verdiğin o müthiş hediyeye gözüm gibi bakarım.....
insani iyileştiren o bir tutam rüzgarını getirip koyardın kapının önüne
çocukken başka, gençken başka hayaller salardın herkese
gerdanlığın sana öyle yakışırdi ki
o kadar olur
nasıl taşıdığına şaşıp kalırdım....
sonra ......
sonra sen hiç kimselere benzemezdin ...
kimsesizlerin kimsesi değil miydin? ...
kollarında doğanlar ve ölenler çokca idi
herkes seni kıskanırken mağrur dururdun
öpülesi kıyılarında beklerdim seni
o kadar ki
o kadar olur.....
koylarında balık istifi yatan gemilerin için neler vermezdim
neler vermezdim bir nefesin için
sanki bir asır geçmiş gibi
karlı bir sabah bırakıp gittim seni
ağlayarak gelip ağlayarak gittiğim sevgilimdin
sen hiristiyan kokulu müslüman bir şehirdin
benim için.....
sen başka idin.... bambaşka
sen her şeyimdin ......
sen İstanbul’dun
5.0
100% (2)