3
Yorum
15
Beğeni
4,4
Puan
704
Okunma
Ey tarih kahramanlık nasıl geliyor dile
Sorulursa acaba söyler mi Çanakkale?
Mevsim bahar, gök sakin, sularda durgunluk var
Gelen misafir değil güpegündüz cüretkâr
Gayesi bir milleti tarihten silmek için
İçindeki kiniyle yanıyor için için
Dünyanın dört yanından toplanmış onca cani
Söylenen sözler başka, niyet ise şeytani
Kibir dağlardan büyük gurur ise sel gibi
Attıkları gülleler sanki dağları deldi
Dönüşü çok zor olan bir yola girilmişti
İşte bu zamanlarda bir millet dirilmişti
Mermiler yağar iken topraklara taşlara
Ve ansızın karardı asuman baştanbaşa
Her kurşun hürriyeti bağrından vuruyordu
Her kurşun tutsaklığa bir çare arıyordu…
Dalgalar “kankırmızı”, yürekte dinmez sızı
Tarihe düşen kayıt, kanla yazılan yazı
Beyaz hayalin rengi, yeşil ise rüyadır
Kırmızının dışında bütün renkler hülyadır
Silahların sesinden kaçışıyor martılar
Gülistan harap halde suspus olmuş melodi
En acıklı haliyle söyleniyor şarkılar
Besteler mahur ama terennüm hüzzam şimdi
Mendilleri saklıyor delik deşik cepkenler
Oyalı mendillerde kan lekesi desenler
Savaşın izahı güç, geriye figan kaldı
Kalemler çaresizdi, kelamsız lisan kaldı
Bu topraklar uğruda can verdikçe yiğitler
Ardında boynu bükük hüzünlü canan kaldı
Ateş altında kaldı günlerce Gelibolu
Asıl maksat belli ki güzel yurt Anadolu
Şimdi mahrumdu boğaz balıkçı oltasından
Tarihe kan damladı denizin ortasından
Her tekbir, Mehmetçiğin arşı tutan sesidir
Her feryat, mazlumların yürek yakan sesidir
Kınalı kuzuların kasapları belirsiz
Kim bilir neyin nesi, nesepleri belirsiz
Gelen mektuplar dahi beklerken şahadeti
Okunmayan her satır artırıyor hasreti
En samimi dualar, erenler avucunda
Kim bilir belki vatan bir namlunun ucunda…
Fidanlar bican düştü, sanki mevsim hazandı
Kırmızı renklerinden güller bile utandı
Gündüz karanlığının yoktu geceden farkı
Her taraf kararmıştı duman sardı afakı
Zaman ne, süre nedir, zulüm nereye kadar?
Postalların çivisi ayaktan ruha batar
Her kurşun insanlığın hem ölümünün sesi,
Her kurşun insanlığın, hürriyet manzumesi…
Hiçbir izahı yoktu bu canice savaşın
Dünyanın dört bir yanı katliam yarışında
Belki kimse bilmiyor kıymetini barışın
Cansız bedenler yatar yerin her karışında
Mağrur ile mazlumlar tarihin sahnesinde
İnsanlık tartılıyor hilebaz kefesinde
Öyle bir zulüm ki bu “yok olan” vicdan kaldı
Beşeriyet önünde zarar ve ziyan kaldı
Silahların dışında kimse çözüm sunmadı
Ne akıl ne feraset; ne de bir izan kaldı
Deniz ejderhaları boğaza doluyordu
Seyit Onbaşı belki vaktini kolluyordu
Bulutlardan gelen ses bombalardan kısıktı
Mermi kıvılcımları sönmeyen bir ışıktı
Her şehid bir kurşunla sessiz konuşuyordu
Bilinmeyen âlemde dostlar buluşuyordu
Her feryat bir öksüzün uzaktan gelen ‘ah’ı
İnsanlık nasıl çeker bu işlenen günahı?
Bir yandan mağrur düşman, diğer yanda sefalet
Şahlanıyor Türklerin ruhundaki asalet
Sılaya giden mektup defalarca okundu
Mendile nakış nakış bir memleket dokundu
Her şarapnel parçası kırık bir kanat taşır
Cephede saatler gün; günler ise bir asır…
Ölüm kime bu kadar görünürdü pervasız?
Düşman korkak ve kalleş, bir o kadar da arsız
Dağlar inledi ‘ah’tan, gözyaşı umman oldu
Şehitler gazileri yanına bekliyordu
Çanakkale Türklerin ezeli talihidir
Çanakkale dünyada bir yürek tarihidir.
Bir zeytinin çeyreği dururken boğazlarda
Yutkunacak fırsatı vermedi kahpe kurşun
Kimi tetik başında kimi de niyazlarda
Eller semaya doğru, gönül kırık ve mahzun
Mehmetçik acımasız savaşı yaşıyordu,
Kağnılar ot yerine topları taşıyordu…
Her saat, her dakika şehitlik nişan kaldı
Namertler kaçışırken yiğide meydan kadı
Gaziler muzafferce dönerken cephelerden
Savaş meydanlarında kefensiz yatan kaldı
Semada kuş yerine mermi süzülüyordu
Boğazın haritası kanla çiziliyordu
Her torpil menzilinde Barbaros’un ruhu var
Her şehidin ardında bir yetimin ‘ah’ı var
Ölüm ne, uyku nedir, benzer mi birbirine?
Gel onu cephedeki şanlı askerden dinle
Hıçkırık ve duayla ıslanmıştı seccade;
Maverada dökerken, gözyaşı derviş dede
Dünyada bu savaşın var mı ki esamisi
Göğüslerde eridi binlerce top mermisi
Yiğitlik ülkesinin daimi medarıdır
Çanakkale atinin umutlar diyarıdır
Bir tarih yazılmıştı kanla, umutla, şanla
Nasıl bir milletmişiz maziye bak da anla
Zırhlılardan gülleler birer birer atıldı
Bilinmeyen bir güçle havadayken tutuldu
Bir gün yine gemiler karalardan yürür de
Tarihler seni yazar sen kalırsın gönülde
Çanakkale Türklerin göğsündeki nişandır
Gönül coğrafyasında sınırsız bir vatandır.
Kanadı kırık kuşlar gözyaşları dökerken
Hayalleri son bulur şehit düşen askerin
Solmuş güllerde bülbül, hazin hazin öterken
Umutları günbegün azalırdı neferin
Zahmet ile ulaştık; çıktık temiz alınla;
Bozgun akşamlarından, zafer sabahlarına
Nihayet semamızda susmayan ezan kaldı
Göğsümüzde tükenmez mukaddes iman kaldı
Uğrunda can vermeyi; cana minnet saydığı;
Hürriyete kavuşmuş şanlı bir vatan kaldı
5.0
75% (6)
4.0
12% (1)
1.0
12% (1)