23
Yorum
52
Beğeni
5,0
Puan
1413
Okunma
Uzun zamandır buradasın yabancı
Nedir bu tez canlılığın,
Sanki mekik dokur gibi
Bir ileri iki geri
Koşuşturmacaların...
Anlat yabancı
Kime karşı umarsızlığın,
Denize bir taş atar gibi
Sektire sektire
Gönül kaydırmacaların...
De haydi yabancı
Neden karardı gözlerin,
İşin ehli tüccar gibi
Gam alır satarsın gamsızdan
Hani kar ve zararların...
Susma yabancı
Niçin sitemkar durursun,
Üçüncü bir gözün var gibi
İki kaşın ortasından mı bakarsın.
Peki neyi görür neyi özenirsin?
Konuşmayacak mısın yabancı?
Kabus muydu gördüklerin,
Sanki kabre girer gibi
Her gün baştan öldüm mü sanırsın?
Yanmak...
Her an aynı zehre tatmak...
Bunu alışmak...
Ya da alıştırılmak...
Bir zaman sonra kabullenmek değil midir bu,
Peki niye?
Niye yabancı, susacak mısın hala?
"Yanmak...
Yanmak...
Yanmak!
Aaah yanmak!. ..
Yine yanmak,
Durmadan yanmak,
Hep yanmak...
Heyhat!
Bu defa oldu,
Piştim bu kez dediğim anda
Yine yeniden pişememek,
Her defasında içi çiğ kalmak...
Bunun ne demek olduğunu biliyor musun,
Anlıyor musun şimdi beni?...
Desem ki gel benimle, yoldaş ol
Gelir miydin,
Ne oldu, bir iki adım geri atar gibisin?
Yabancılığım işte bundandır;
Geldim, geçiyorum senin de diyarından işte...
Selametle kal, hoşça kal."
5.0
100% (37)