11
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
669
Okunma

Rüzgar sesi
Islık çalar dışarıda
Yüce dağlar giymiş gelinliğini
Ne yapsam sönmüyor
Bu gönlüm harda
Yaprağı dağılmış
Şirazeler var
Tuna suskun
Tuna sessiz
Tuna soğuk, Tuna buz
Ey Şiraze
Kaç yıl geçti bilirmisin
Uykusuz
Ben
İstanbul, Viyana arası
Mekik dokurken
Seni ve aşkımı
Soran olmadı
Yokluğun kusursuz
Eğri bir hançer
Böğrüme, böğrüme
Saplanır durur
Şiraze yokluğun, yetti bu cana
Ben benden geçmişim, daha ne deyim
Yakındır vedamız, bu koca hana
Mevla’m izin versin, ben de gideyim
Bilirsin
Akşam üstlerini
Gün batımlarını sevmem ben
Çünkü
Yuvaya dönüştür
Gün batımları
Yine de
Tam saatinde giderim evime
Acaba
Döner mi
Kapımı çalar mı diye
Ayak sesleri yavaş yavaş
Kaybulurken cadde de
Hüzün, hazan kokan
Geceler başlamıştır
Hepimiz için
Bitmeyen
Bu kor gecelerin
Uykusuz sabahında
Bitkin bir beden
Uykusuz bir göz
Ve
Kırık bir umut kalır geriye
Şiraze bu kaçış, niyedir niye
Sen diye böldüm ben, kalbi ikiye
Ölmeden bir daha, göreyim diye
Dilim döndüğünce, dua edeyim
Ey tüm zamanlarımın
Eşsiz güzeli
Yeter ki sen yanımda ol
Şiraze
Aşkın da kabulümdür
Özlemlerin de
Bir tek
Sana yandı bu yürek
Bak dudağım adın anar
Gülümseyerek
Sana şiirler yazdım
Yazmaya devam edeceğim Şiraze
Asırlar sonra bile
Sana
Şairin sevgilisi diyecekler
Bu şiirleri
Şirazeye yazmış diyecekler
Sen ve ben
Biz hayatta olmasak ta
Sen
Yüreğimde bir yangın
Olarak kalacaksın
"YÂR" diye
Derler ki uzaktan, dönmezmiş giden
Bilmem ki acıyı, taşır mı beden
Senden başkasını, sevemem ki ben
Yok ki başka biri, ömrüm adayım
Sadık DAĞDEVİREN
Aşık LÜZUMSUZ
NOT : Bu şiir tarzı bana ait olup adı, "harmanlama" Şiirdir. Serbest ve hecenin karışımı yani harmanlanmasıdır.