0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
638
Okunma

Bir çocuk gördüm içim gitti
arkadaşla görüştüm
atımda bazı sorunlar vardı halletti
dönüş yolunda ilkokul yanından geçiyordum
bir sürü ufacık çocuk insanı mutlu eden bir manzaraydı
okul müdürü elinde mikrofonla konuşmaya başlayınca dur bakalım ne diyecek diye mevzide bekledim
okul müdürü bir batakhane kahvehanede bunaklara inşa ettiği zaman makinesi hakkında tanıtım yapar gibi konuşuyor
müdür bir facia
diksiyonu bozuk
dışarıdan simit almayınmış…
çocukları döver gibi konuşuyor.
konuşma sonunda “teneffüs” diyor.
hiçbir çocuk hiçbir şey anlamıyor.
kızarak “teneffüs teneffüs!” diyor.
“sevgili çocuklar konuşmam bitmiştir, teneffüs hakkınızı kullanabilirsiniz” demiyor.
aracını temizleyen bir veli isyanda, bağırıyor kendi kendine: “ya çocuklarla böyle konuşulur mu?!”
marş okunacak.
rahat, hazır ol filan deniyor.
çözemedim, askeri okul mu burası.
ufacık çocuklara rahat hazır ol komutları akıl alır gibi değil.
başka milletlerde sağ el kalp üstüne konur mesela, gözümle gördüm, marşları okunacağı sıra.
bizdeki gibi askeri baskı, gaddarlık yok oralarda
yürek var.
ilerledim
meydanı geçtim, devasa alan
bir köşesinde durdum, sigara yaktım.
5, 6 yaşında bir kız çocuğu gördüm.
mutlu, şen, haylazca yürüyor
salına salına
sarı saçları ayazda rüzgarla uçuşuyor
gözleri yeşil, tek başına
bazen hızlı, bazen yavaş gidiyor
arada sağa dola sapıyor
gözlerim annesini aradı
göremedim
oradan uzaklaşmaya karar verdim
yalnız endişeliydim
bu çocuğun annesi nerde
son kez çocuğa baktım
çok ilerdeydi
ne kadar güzeldi onun ilerleyişini görmek
serseri adımları
ötede bir kadın gördüm çocuk ona doğru gitti
kadının onun annesi olduğunu anladım.
tramvaya binecektim
orada oyalanmak istedim
sigara içmek.
birkaç metre önümde elinde küçük tepsiyle bir çocuk dikiliyordu
9 ya da 10 yaşında olmalı
ayaz var; ama üstünde mont yok
bir kazak pantolon
küçük tepside üç beş simit
işler nasıl gitti diye soracaktım, sormadım
amaç çocuğu sevmekti
birden güvercin gibi bir kız türedi
siyah tayt gibi bir giysi vardı altında
yüksek topuklu ayakkabılı
erkeklerin gözleri hemen kıza kaydı
araç içerisinde bir zibidi kıza baktı
elektrik direkleri kıza doğru eğildi
trafik lambaları ışıklarıyla dansa başladı
gökyüzü kıza göz kırptı
etrafta güzel bir canlı olunca erkekler şuurunu yitirir
garip şeyler olur o an
budala olur erkekler
hey dostum, oysa ortada trajik bir mesele var
oraya gireceğim şimdi
kız tramvay gişe kapısında o elinde simit tepsisiyle bekleyen çocuğa eğilmiş bir şeyler anlatıyor
ne olduğunu bilmiyoruz o an
konuşup duruyor
genç kız çocuğu tramvaya bindirmek istiyor
oradaki gazbeton görevli: “hanımefendi, çocukların tramvaya tek başına binmesi yasak.”
kız doğrulup başını çevirip ona şöyle diyor: “annesi babası yok.”
ben şoke.
jız orada… durum orada… kilitlendi.
jız bir şeyler anlatıyor çocuğa…
ama çocuk anlamıyor…
jız konuşup duruyor…
“yardım etsem” diye düşündüm, “geç uğraşma.”
tramvaya bineceğim
jız ve çocuk gişe önünü kapatıyor
görevli uyardı
kız yolumdan çekildi.
İlerliyordum, durdum
gel benle dedim çocuğa
elindeki iki peçeteyi aldım.
kara kaş kara göz bir çocuk, çelimsiz.
genç kız bana döndü: “çok teşekkür ederim.”
adını sordum çocuğa.
“hasan” dedi.
çocuk türkçe hiç bilmiyor.
bir şeyler demeye çalıştı; ama anlaşılmaz.
mülteci olmalı.
peçetede şu yazıyordu: “piazza’da inecek.”
diğer peçetede: “burhan,” yazıyordu, onun numarası
oradaki görevli yapacağımı yapabilirdi
algılayamadı
genç kızın yakasında bir kart asılıyordu
anlaşılan caddedeki iş yerlerinin birinde çalışıyordu
çocuğu birine yönlendirmek istiyordu, destek, yardım için.
tramvay geliyordu
hemen yanaştım.
makiniste el ettim, bana doğru yanaştı, elimdeki peçeteyi iletecektim, pencereyi açtı:
yetişemedim,
arkadan gelen biri peçeteyi makiniste iletti.
“bu çocuk piazza’da inecek, onu orada indirir misin?”
makinist çocuğa durması gereken yeri gösterdi
orada dur dedi, işaret ederek.
çocuk makinistin hemen arkasındaki vagonda yolcular arasında bekledi, kedi yavrusu gibi.
tramvaya bindim
anne baba kardeşler yok
içim parçalandı
tek başına olmak korkunçtur
herhalde o genç kız gibi benim gibi birileri el verse
o çocuk hayatta yardım ala ala
bir posta güvercini gibi uçabilir
ağlayacağım göz yaşlarımı tuttum
tramvaydan indim
makinistle göz göze geldim
ona el ettim
hasan’a baktım
yolun açık olsun hasan
aile yok
yaş ufak
sevgi yok
hep muazzam bir üzüntü, eziklik…uçuşacak yüreğinde…ölene dek…
ufak yaşta bir çocuk en çok aile sevgisine ihtiyaç duyar.
yaz sabahları balkonda ailecek kahvaltı yapmak
erik ağacı var bahçede, incir, asma…
patates kızartması…
kardeşler arası iletişim
abi ve abla
yine tuttum kendimi
ama biraz ıslandı gözlerim
ailesiyle geçirdiği günler varsa onları bıkıp usanmadan hatırlayıp duracak.
sonra gülmeye başladım
bu çocuğa bir dayanıklılık mutlaka verilir
peygamber de annesiz babasızdı
nerelere geldi, getirildi?
bir çocuk gördüm içim gitti
bir çocuk gördüm içim parçalandı…
yardım etmek, yardımlaşmak ne güzel
bir çocuk için…bir varlık için…
yardım eden genç kız ne güzel!
1 aralık 2021 Çarşamba
İsa Kantarcı
5.0
100% (1)