2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
410
Okunma

Bu ilk ölüşüm değil
mesela yıllar önce bir kaç kez daha yaşadım bunu.
Ekim ayıydı.
Pencere önünde
bilmem kaçıncı sigaramı içerken öldüm bir seferinde.
Parmaklıkların arasından çıkardılar beni.
Kaçıncı şişeyi çarpıp devirirken
ayağımla hatırlamıyorum.
Şişe mantarının kırmızıya bulanmış kısmı hayata döndürdü beni.
Ayakta duramazken de öldüm ben
Kedilerle bakışırken bir seferinde masum kocaman gözleriyle birşeyler isterken benden.
Adını, anlamını bilmediğim
bir caz parçası dinlerkende
öldüm ben.
Cenazemi bir zenci yıkadı
gözünde kocaman siyah gözlükler,
altın yüzükleri vardı parmağında.
Saksafonunu teneşirin kenarına dayamıştı.
Kırmızı cekedi ıslaktı.
Aldılar götürdüler beni sonra.
Bu ilk ölüşüm değil.
Daha önce de yaşadım bunu.
Tavada eriyen tereyağına konmuş bir sinek gibi korkudan öldüm bir seferinde.
Kayıp gidiyordum bir yandan bir yandan da sıcak zemine doğru çekiliyordum.
Çok korktum uçup gidemedim kaldım öylece.
Sonra bir seferinde izmarit yakmıştı dudağımı.
Unutmuşum yanarken.
Kıştı soğuktu hatırlamıyorum sonra neler olduğunu.
Hayatta kalamadım aslında fazla.
Kutsal üç aylarda ölüyorum ben galiba.
Eylül, Ekim ve Kasım’da
Sebebi zaman.
ara ara ölüyorum ben mesela.
Bimem kaçıncı kere
Bilmem ki nerelerde.
Çok çeşitli gömülme hikayelerim de var benim.
Sadece toprağa değil,
Suya, havaya, küllüğe, şişeye,
Bazen de bir ruha gömülmüşlüğüm var.
Bu ilk ölüşüm değil.
Çok başka yerlerde,
Çok başka bedenlere gömülmüşlüğüm de var.
5.0
100% (3)